Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi ve Antalya İl Sorumlusu Hasan Güldal, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Güldal, Kötü ekonomi yönetimi sadece cepleri, mutfakları yakmıyor. İnsanların yuvasını yıkıyor. Aile yapımızı tahrip ediyor d
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi ve Antalya İl Sorumlusu Hasan Güldal, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Güldal, Kötü ekonomi yönetimi sadece cepleri, mutfakları yakmıyor. İnsanların yuvasını yıkıyor. Aile yapımızı tahrip ediyor dedi
Gençlerimiz iş bulmakta zorluk çektiği ya da iş bulsa bile geçinemediği için evlenemiyorlar diye belirten Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi ve Antalya İl Sorumlusu Hasan Güldal, Aileler ise geçim zorluğu ve yoksulluk nedeniyle çatırdayan ilişkilerde yıpranıyor. Yoksulluk ve yoksunluk kaynaklı olarak aile içi şiddet olayları artıyor. Maalesef toplumsal yapı çözülüyor. Kötü ekonomi yönetimi sadece cepleri, mutfakları yakmıyor. İnsanların yuvasını yıkıyor. Aile yapımızı tahrip ediyor. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam lüks değil, haktır. Saadet Partisi olarak ülkemizin ve gençlerimizin geleceğini tehdit eden bu kötü gidişe dur demek ve gidişatı tersine çevirmekle mükellef olduğumuza inanıyoruz ve bunun için gayret gösteriyoruz. Milletimiz ümitsizliğe kapılmasın! diye konuştu.
Güldal, konuşmasını şöyle sürdürdü; İnsan haklarını hiçe sayarak adeta ölüm yağdıran terör devleti İsrail karşısında bütün dünya sükût içinde. Dünya bir yana dursun maalesef iktidarın İsraile olan yaklaşımı bile bu terör devletinin daha da şımarması için yetti de arttı. Herzogun ziyaretiyle kendini daha mutlu addedecek olan bir Cumhurbaşkanımız var, maalesef. Bunu ben söylemiyorum, kendisi söylüyor. Bu ziyaretle mutlu olacakmış. Aklınızı başınıza, vicdanınızı yüreğinize devşirin. Bu ziyaret henüz gerçekleşmemişken içinde bulunduğumuz Kudüs Haftasını bir fırsat bilin, ona göre bir fikir ve vicdan muhasebesi yapın. Herzogun elindeki Müslüman kanı elinize bir kez bulaşırsa bir daha çıkmaz bunu da iyi bilin.
Güldal, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakatı sadece önümüzdeki seçim için değil Türkiyenin geleceği için önümüzdeki yüzyılı için çok önemli ve tarihidir diyerek; Eski korkuların küflenmiş tartışmaların herkesin yorulduğu kısır çekişmelerin hakim olduğu Türkiye defterini kapatmak istiyoruz. Kinden ve rövanş almaktan beslenen siyasete son vermek istiyoruz. Dünün kinini tutanlar, bugün adaleti sağlayamazlar. Geçmişe takılıp kalanlar yarınları kuramazlar dedi
Yarının Türkiyesi'nden Adil Devlet İnşa Edileceğini vurgulayan Güldal, sözlerini şöyle devam ettirdi:
Yarının Türkiyesinde adalet ve hukuku önceleyen, temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alındığı, liyakatin,ehliyetin, şeffaflığın esas alındığı adil devlet inşa edilecektir. Artık hiç kimse korkuları köpürterek milletin iradesini kötüye kullanamayacak. Ölümü gösterip sıtmaya razı edemeyecek. Adaletsizlik içinde yaşamak mümkün oluyor da adil devlet niçin olmasın. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir sistem oluyor da adil paylaşım neden olmasın. Gece gündüz çalışıp açlık sınırında yaşatan bir düzensizlik oluyor da hepimiz için İnsanca Yaşam neden olmasın. Adil Devlet mutlaka kurulacak, Adil paylaşım mutlaka yapılacak ve insanca yaşam tesis edilecek.
Türkiye, Montrö Sözleşmesini Çok İyi Kullanmalı diyen GİK Üyesi Hasan Güldal, açıklamasını şöyle noktaladı: Şu anda çatışan Ukrayna ve Rusya yetkilileri bile bir masaya oturup meseleleri görüşebiliyorlarken biz neden görüşmeyelim. Batının iki yüzlülüğünü bir kere daha görmüş olduk. Ukraynadan komşu ülkelere sığınanlara karşı bunlar bizim gibi beyaz ve Hristiyan. Bunlar Afrikadan gelmiyorlar gibi kurulan ifadeler tam bir alçaklığın ifadesidir. Bu noktada Türkiye de bölge ülkelerden biri olarak bu krizden etkileniyor. Türkiye, Montrö Sözleşmesinin kendisine sağladığı hakları çok iyi kullanmalı ve böylece savaşın ülkemizi daha da etkilemesinin önüne geçmelidir. Dünyanın, barışı dilinden düşürmeyen birliklere değil;gerçekten barışı tesis edecek adımlar atan bir birliğe ihtiyacı var. Türkiye acilen D-8lere öncülük etmeli ve lider ülke konumuna yükselmelidir. Devletin ete kemiğe büründüğü, devlet hizmetlerini yürüten memurlarımız bile yoksulluk sınırı altında yaşıyorsa, Türkiyenin büyüdüğünü,zenginleştiğini söyleyenler bunu nasıl söyleyebiliyorlar?
Şu an Türkiye sosyal yardımlara muhtaç. Bununla iftihar duyup dün 2.5 milyon aileye yardım verirken bugün 4.5 milyona çıkmış. diyorlar. Bunu iftihar vesilesi yapmak hiçbir yerde görülmemiştir. Vatandaşların bir kısmı İktidar değişirse sosyal yardımlardan mahrum kalır mıyım? diye endişe duyuyor. Aslında bunlar ihtiyaçların karşılanması için verilmiyor adeta seçim rüşveti olarak veriliyor.