Bugün sizlerle Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinde görevli Doç Dr. İlyas CANİKLİ’nin Türkiye İlahiyat Araştırmaları Dergisi 4 / 1 (Haziran 2020) tarihinde yayımlanan makalesinin üçüncü bölümünü paylaşacağım.
Hz. Peygamber’in Gayb Bilgisinin İfade Ettiği Anlam-2
Hz. Peygamber’in gayb bilgisinin sınırlarıyla ilgili ilk dönemde cereyan eden bazı olaylar, konuya ışık tutar mahiyettedir. Örneğin Rasulullah İslam’ı tebliğ için Taif’e gitmiş ve orada vahye karşı olanların kışkırtmalarıyla ayak takımının saldırılarına uğramıştır. Rasulullah orada başına gelecekler hakkında daha önceden bir bilgiye sahip olamamıştır. Diğer bir ifadeyle Allah tarafından bu konuda uyarılmamıştır. Hz. Peygamber’in hayatında gayb bilgisinin sınırlarıyla ilgili çok sayıda örnek mevcuttur.
Hadis kaynaklarında Hz. Peygamber’in gayb bilgisine sahip olmadığına dair rivayetler mevcuttur. Bu rivayetlerden birkaç örnek vermek konun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Herkesin çokça bildiği Cibril hadisinin son kısmında bu hususa dair bilgiler mevcuttur. Cebrail Hz. Peygamber’e gelerek ona iman, İslam ve ihsan hakkında sorular sorup cevaplar almıştı. Rasulullah’a kıyametin ne zaman kopacağına dair bir soru yönelttiğinde Hz. Peygamber “Bu soruya muhatap olan kimse, sorandan daha fazla bir şey bilmez.” şeklinde karşılık vermiştir. Bu hususla ilgili Hz. Âişe: “Kim Peygamber’in yarın ne olacağı hakkında bilgi sahibi olduğunu söylerse Allah’a iftira yapmıştır.” demektedir. Bunun üzerine “Yerdekiler ve göktekiler gaybı bilmezler. Onu ancak Allah bilir.” ayetini okudu.
Zikredilen rivayetlerin aksine hadis kaynaklarında, Hz. Peygamber’in gayb bilgisine sahip olduğuna dair haberler de mevcuttur. Buna örnek olarak şu rivayet verilebilir. Hz. Peygamber hutbeye çıkarak kendisini dinleyenlere “Benim şu mihrabımı görüyor musunuz? Allah’a yemin ederim ki ben orada namaz kılarken sizin huşunuz ve rükûnuz bana gizli kalmıyor. Ben, sizi arkamda olduğunuz zaman dahi görüyorum.” şeklinde hitap etmiştir. Verilen örneklerde görüldüğü üzere hadis literatüründe Hz. Peygamber’in, Allah’ın bildirmesi dışında gayb bilgisine sahip olmadığına dair hadislere mukabil, onun gayb bilgisine sahip olduğuna dair rivayetlere yer verilmiş olsa da Rasulullah’ın bütün fiil ve eylemlerinde gayb bilgisiyle hareket ettiğini söylemek söz konusu değildir.
Hz. Peygamber’in gayb bilgisi ve sınırlarıyla ilgili çok sayıda örneğe yer vermek mümkündür.
Kur’an ayetleri ve hadislerden örnekler çerçevesinde dahi son Peygamber Hz. Muhammed’in vahyi tebliğ sürecinde, Allah’ın çizdiği hudutlara uygun hareket ettiği, kendisine tanınan alan dışında hareket etmediği aşikârdır. Onun vahye ve bununla ilgili bilgisi Allah’ın kendisine bildirdiği kadardır. Hz. Peygamber’i gaybı bilen bir kimse olarak nitelemek yerine gaypten haber alan kimse olarak bilmek daha yerindedir. Çünkü vahiy getiren Cebrail bir melektir ve gaypten haber vermektedir. Hz. Peygamber’in gaypten haber vermesi ve gelecekle ilgili bazı uyarılarda bulunması onun peygamberliğinin bir ispatıdır. Rasulullah’ın gayb bilgisini de bu çerçevede değerlendirmek yerinde olur. Onun her konuda gaybî bilgiye sahip olduğunu söylemek, yaşadığı bazı olaylara da ters düşmektedir. Örneğin o, eşi Hz. Aişe hakkındaki bir iftirayı bertaraf etmek için de vahiy beklemiştir. Onun bazı konularda yapmış olduğu yorum ve tahminlerin tamamının gaybi bilgi ile izah edilmesi, işin aslı ile uygunluk arz etmeyen bir durumdur. Bu durumu da mutlak gayb olarak isimlendirmek mümkündür. Bunun anlamı ise insanlara açıklanmayan, onlara bildirilmeyen alandır. Bu isimlendirme sonucu gaybın iki yönünden bahsedilebilir. Birincisi mutlak gayb bilgisinin sadece Allah’a ait olduğu kimseye bildirmediği, ikincisi ise Allah’ın sadece peygamberlere bildirdiği bilgidir.