Yahudiler; inkâr, isyan, sözlerinde durmamak, Allah adına yalan uydurmak, gerçeği gizlemek, kitabı tahrif etmek gibi nedenlerden dolayı Allah’ın lanetine uğramışlardır. Bunun sonucunda da fiziki ve psikolojik cezalara maruz kalmışlardır. Ceza vermede nihai amaç, suçluyu suçundan caydırmak, rehabilite ederek onu topluma yeniden kazandırmaktır. Cezaları genel olarak fiziksel ve psikolojik cezalar olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Maddi ya da fiziksel cezalar dayak gibi bireyin hem bedenine hem de ruhuna etki eden cezalardır. Bu nedenle her fiziksel cezanın bir psikolojik yansıması vardır. Psikolojik cezalar ise fiziksel cezalar gibi bedende iz bırakmayan doğrudan insanın psikolojik yapısını olumsuz şekilde etkileyen cezalardır. Mahrum bırakma, uyarı, kınama, hakaret, sevgi ve ilgiyi kesmek psikolojik cezalardandır. Bu cezalar sonucunda bireyde pişmanlık, nefret, kin ve üzüntü gibi olumsuz durumlar ortaya çıkmaktadır. Çoğu zaman ruha tesir eden psikolojik ceza bedene etki eden fiziksel cezadan daha etkilidir.
Kur’an, Yahudilerin hem dünya hayatında hem de ahirette çeşitli fiziksel cezalara çarptırıldıklarını/çarptırılacaklarını haber vermektedir. Bunlardan biri de cumartesi yasağını çiğnemeleri nedeniyle Allah’ın lanetine uğramaları ve sonuçta maymunlara dönüştürülmeleridir. “İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.” âyeti bu durumu ifade etmektedir. Zemahşerî (öl. 538/1144), söz konusu âyette geçen “aşağılık maymunlar olun” ifadesinin “hem maymunlar hem de zelil ve kovulmuş varlıklar olun” anlamına geldiğini belirtmektedir. Fahreddin er-Razi (öl. 606/1210) ise bu ifadenin bir emri değil, onların maymunluğa geçişteki sürati ifade ettiğini belirtmekte ve bunun bir benzerinin de “Biz, bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman, ona (diyecek) sözümüz sadece “ol” dememizdir. Hemen oluverir.” âyetinin olduğunu dile getirmektedir. Yani Allah onlara “aşağılık maymunlar olun” der demez onlar hemen maymuna dönüşüvermişlerdir.
Yahudiler, hakkı inkâr etmeleri ve gizlemeleri sonucunda cehennem azabını hak etmişlerdir. Onlar hakkın ne olduğunu ve ona bulaşacak şüpheyi defetmenin en büyük sevap olduğunu biliyorlardı. Yine hakkı inkâr etmenin ya da gizlemenin ve onun etrafında şüphe tohumları ekmenin en büyük günah olduğunun da farkındaydılar. Buna rağmen hakkı inkâr etme ve gizleme noktasında büyük bir cüret sergilemişlerdir. Bu nedenle mağfirete karşılık azabı satın almışlardır.
Allah, gerçeği gizleyip onu az bir paha karşılığı satanları, karınlarına ateşten başka bir şey yememekle nitelendirmektedir. Onlar cehennemi hak ettirecek şeyleri yemelerinden dolayı sanki cehennem ateşini de yemiş gibi olurlar. Bunun yanında onlar dünyada haram yemelerinden dolayı cehennemde ateşi gerçek olarak yiyeceklerdir. Yine Allah’ın ayetlerini görüp şahitlik ettikten sonra tekrar küfre dönenler için cehennemin yakıcı azabı olacaktır. Ne onlara mühlet verilecek ne de azapları hafifletilecektir.
Kur’an, Allah’ı cimrilikle itham edip iftira atan Yahudilerin hem bu dünya da hem de ahirette lanete uğrayıp cezaya çarptırılacaklarını haber vermektedir. Bu husustaki âyet şöyledir. “Yahudiler, Allah’ın eli bağlıdır (sıkıdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah’ın elleri açıktır, dilediği gibi verir…” Allah’ın lanet etmesi, suçlunun fiziki olarak da cezalandırılması anlamına gelmektedir. Görüldüğü gibi Allah (cc) geçmişte emir ve yasaklarına isyanlarından dolayı Yahudilerden bir topluluğu dünyada maymuna çevirmiş, bunlar ahirette ise cehennemin yakıcı azabına terk edileceklerdir.
Bu yazı Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, İslâmi İlimler Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Enver BAYRAM’IN Amasya İlahiyat Dergisi Aralık / 2020 de yayınlanan KUR’AN’DA YAHUDİLERE LANET EDİLME MESELESİ adlı makalesinden alıntılanmıştır.