KURANDA ALLAHIN KADINLARI DÖVMEYİ EMRETTİĞİ SÖYLENEN AYETİN KELİME ANALİZİ: DARABE-2*

  • imsa

Geçen hafta başladığımız konuya kaldığı yerden devam edersek; Hz. Peygamber veda hutbesinde “kadınlara iyi davranılmasını” öğütledikten sonra da karı koca haklarını vurgulamak üzere “yataklarını herhangi bir kimseye çiğnetmemeleri”nin yani zina etmemelerinin kocaların eşleri üzerindeki hakkı olduğunu söylediği, aksi takdirde kadınların hafifçe dövülebileceklerinden bahsettiği haber verilmektedir. Bu rivayette hem kadınlara iyi davranılması öğütlenmekte hem onların Allah’ın emaneti olduğu bildirilmekte hem de eğer zina ederlerse dövülecekleri belirtilmektedir. 

Hâlbuki zinanın cezası bizzat Kur’ân’da belirlenmiş ve açıklanmıştır. Dolayısıyla bu rivayetin hem Allah’ın emaneti olarak nitelenen bir varlığı dövmeyi öğütlemesi hem de zinanın cezası belli olmasına rağmen zina eden kadınların dövülmesi gerektiğini tavsiye etmesi sebebiyle kabul edilmesi mümkün değildir. Eğer Nisâ suresi 34. ayette “kadınların dövüleceği” belirtiliyorsa bu hükmün üzerine kimsenin bir başka hüküm koyamayacağı açıktır. Allah’ın dövün dediği bir yerde Hz. Peygamber “kadınlarınızı dövmeyin” diyebilir mi? Zaten Hz. Peygamber de böyle bir işe cüret etmez ve Kur’ân’ın hükmünün aksine bir söz söylemezdi. Böyle bir durumda Hz. Peygamber Allah’ın emrine uymamış ve sözünü dinlememiş olurdu. 

İslâm toplumlarındaki kadın anlayışının şekillenmesinde ve ilgili ayetlerin yorumlanmasında toplumların kökleşmiş kültürleri ve hayat anlayışları etkili olmuştur. O günün kadınlara bakışını ortaya koymak açısından Abdullah b. Ömer’in (ö. 73/692) söylediği şu söz çok önemlidir: “Biz Peygamber zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Hz. Peygamber vefat ettikten sonra istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.” 

Abdullah b. Ömer Hz. Peygamber’in; “Allah’ın kadın kullarının mescide gitmelerine engel olmayın” dediğini aktarmıştı. Bunun üzerine oğlu, kadınların mescide gitmeleri durumunda fitne çıkacağı düşüncesiyle: “Vallahi onları engelleriz!” diye yemin ederek onların namaz kılmak için mescide gitmelerine karşı çıktı. İbn Ömer ise oğlunu şiddetle azarlayarak: “Ben sana Allah’ın Peygamber’i şöyle buyurdu diyorum, sen hâlâ ‘Biz onlara müsaade etmeyiz’ diyorsun!” demiştir.

 Bu rivayetlerden açıkça anlaşılmaktadır ki kadınların dövülmesi meselesi, zamanın kadına bakışının bir yansımasıdır. Bu durumun bir sonucu olarak rivayetlere yansıyan haberlerin bizzat Hz. Peygamber tarafından söylenmesi kabul edilebilir bir husus değildir. Nitekim klasik dönemdeki bazı âlimler de rivayetlerdeki “dövme” ifadesine ihtiyatla yaklaşmışlar, Hz. Peygamber'in, Müslümanların en hayırlılarının eşlerine en iyi davrananlar olduğunu ve kendisinin bu konuda örnek teşkil ettiğini, eşlerini ancak kötü kimselerin döveceğini ifade ederek onların dövülmemesi gerektiğini beyan eden emirlerini göz önünde bulundurarak kadının dövülemeyeceğini belirtmişlerdir. 

Müfessirlerden bir kısmı da tamamen zamanın anlayışını yansıtan rivayetlerden etkilenerek ayetteki “darabe” ifadesine “dövün” anlamı vermişlerdir. Bu anlam içlerine çok fazla sinmemiş olmalı ki, bu sefer de Hz. Peygamber’in kadınlara ve eşlerine karşı olan davranışlarındaki nezaketin ve onun kadınlara iyi davranılması ile ilgili sözlerinin tesirinde kalarak “dövün” şeklinde tercüme ettikleri bu anlamı yumuşatarak “azıcık dövün”, “acıtmadan dövün” şeklinde ifade etmişlerdir. Hatta ayete, “misvak gibi ince bir çubukla hafifçe ve acıtmadan dövün” olarak mana verenler de olmuştur.

 Hâlbuki ayetteki “ وَاضْرِبُوھُنَّ ”(vedribuhunne) lafzına “acıtmadan dövün” şeklinde bir anlam verme imkânı yoktur. Çünkü Hz. Peygamber kadınların dövülmesini yasak etmiştir. Bu yasağı koyan bir kişiden “onları dövün” şeklinde bir tavsiyenin gelmesi mümkün olmadığı gibi “hafifçe dövün” şeklinde bir rivayetin gelmesi de mümkün görünmemektedir. 

 

*Bu yazı Siirt Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı, Öğr. Üyesi Dr. Abdulkadir KARAKUŞ’un e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi/ Aralık-2019 Cilt:11 Sayı:3 de yayımlanan çokanlamlı kelimeler içeren ayetlerde bağlam ve anlam ilişkisi: Nisa suresi 34’üncü ayetin anlamı adlı makalesinden alıntılanmıştır. 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.