KURANIN ANLAŞILMASINDA METEFORLARIN ROLÜ - 2

  • SUR YAPIIIIIII

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, Tefsir Anabilim Dalı Öğrt. Üyesi, Dr. Mustafa KILIÇARSLAN ın Pamukkale ünv. Dergisinde 30.06.21 tarihli Kur’ân’ın Anlaşılmasında Metaforların Rolü adlı yazısına kaldığımız yerden devam ediyoruz.

   Metaforların Kur’ân’ın üslûp zenginliğine en önemli katkısı onun yüceltme ya da alçaltma işlevi görmesidir. Kur’ân, kötü ve alçaltma ifade eden benzetmeleri putlar, putlaştıranlar, putlaşmak isteyenler ve putlara tapanlar için kullanmaktadır. Kötülüğü temsil eden şeyler için kullanılan metaforlar kimi zaman bir köpek, kimi zaman bir eşek, kimi zaman da bir kör ve sağır ile gerçekleştirilmiştir. Kur’ân’ın putlarla ve putçulukla mücadelesi onun esasını oluşturmakta ve insanların buradaki tehlikeyi fark etmeleri için en alçaltıcı haller tasvir edilmiştir. En kötü benzetmelerle gerçekleşen bu anlatımlar, Kur’ân’ın uzak durulmasını istediği olumsuzluklar için kullanılan bir benzetme türüdür. Buradaki en kötü olma hali benzetmenin kendisini değil yönünü ifade etmektedir.

   Kur’ân’da yer alan iki adam benzetmesi hem en kötü benzetme hem de en yüce benzetmeyi içermesinden dolayı önem arz etmektedir. İlgili âyetler şöyledir; “Allah hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının mülkiyetinde bulunan bir kul ile kendisine tarafımızdan güzel bir rızık verip de ondan gizli ve açık infak edip duran kişiyi örnek gösterir. Bunlar hiç eşit olurlar mı? Hamd bütünüyle Allah’ındır. Ama onların çoğu bilmezler.”

   Metaforların Kur’ân’daki kullanımının âyetlerdeki iyi ve güzele sevk etme gayesine matuf olarak istendik bir benzetme yönü taşıdığı görülmektedir. Aidiyet prensibi ile kendi anlamsal bütünlüğünü Kur’ân’a taşıyan metaforlar güçlü iyilik vurgusunun teyidinde önemli bir rol oynamaktadırlar. Bu doğrultuda Kur’ân’daki önemli metaforlardan biri “sarp yokuş” benzetmesidir. Cahiliye dönemi değer manzumelerinin yücelik ve övünç olarak lanse ettikleri uygulamaların karşılığı olarak “sarp yokuş” metaforu kullanılmıştır. Hayır ve güzellikler o sarp yokuşta bizlere sunulmaktadır. Şer ve fitne yolu ise düzlüğün meşakkatsiz ve zahmetsiz olarak nitelenen düşük amellerini sembolize etmektedir. Kur’ân hayır ve şer yolunu akabe metaforuyla açıklamış ve talip olunması ve sakınılması gereken şeyleri sıralamıştır. Buna göre âyette belirtilen akabe; bir köleyi azat etmek, açlığın hüküm sürdüğü zamanda aç bir kimseyi doyurmak, akrabalardan yetim kalmış olanları yahut yollara düşmüş bir fakiri yedirip içirmek ve birbirine sabrı tavsiye etmek olarak tanımlanmıştır. Bütün bu hasletler ise çetin ve zorlu bir yolculuk sonunda ulaşılabilecek olan sarp bir tepede bulunmaktadır. Bu tepeye ulaşmak cesaret, sabır, atılganlık ve azim gerektirmektedir. Bu şekilde ahlâk ve edep yolculuğuna çıkanlar için Kur’ân “ashâbu’l meymene” tabirini kullanmaktadır Binaenaleyh “akabe” insanın iyi işler yapma hususunda hem nefsi hem de şeytanla olan mücadelesine dair yapılmış bir benzetmedir.

   Yüce Allah, insanları doğru yola iletmek üzere gönderdiği vahyini hak olarak nitelemiş bunu da “su” metaforu ile açıklamıştır. Su ve “köpük” metaforlarının rad suresi 17, âyette kullanılması üzerinde durulduğunda görülecektir ki, su ve vahiy arasında temel bir benzerlik yönü bulunmaktadır. Hem su hem de vahiy insanlık için birer hayat kaynağıdırlar. Batıl ile “ زب دًا رابِيً ا ” “üste çıkan köpük” metaforu arasında da benzer bir alaka söz konusudur. Zira bu ikisinde de canlılık mevcut değildir. Aksine kiri, pisi ve geçici boş şeyleri temsil etmektedirler.

   Kur’ân’ın bu doğrultuda kullandığı metaforlardan biri de “köpek” metaforudur. İnsanın kınanma ve ayıplanma getirecek davranışlardan ve işlerden kaçınması için bu tarz benzerlik ilişkileri önemli bir rol üstlenmektedir. Allah’ın rızasını bırakarak bunun yerine öfkeyi ve zarar vermeyi seçen, ahiret yerine dünyayı, kalıcı olan yerine geçici olanı, iyilik yerine kötülüğü, yaratan yerine yaratılanı seçen kimselerin hali Kur’ân tarafından “köpek” metaforuyla anlatılmıştır.       

   Köpeğin hayvanlar içinde ne ile temayüz ettiği üzerinde düşünüldüğünde onun ayırıcı vasfının açgözlülük ve hırs olduğu görülmektedir. Köpek bu yönüyle hayvanlar içerisinde en açgözlü ve hırslı hayvan olarak karşımıza çıkmaktadır.Köpeğin nefsine hâkim olamayan yapısını anlatmak üzere âyette dikkat çekilen dili dışarıda soluması haline işaret edilmiştir. Köpeğin yakalandığı öfke, hırs ve şehvet ateşi onun içini yakan bir kora dönüşmekte ve bu nedenle dili sürekli dışarıda nefes almaktadır. Âyetlerden uzaklaşarak, Allah’ın yolundan sapmış ve ahiret yurdundan kopuk yaşayan insanların durumu susuzluk içerisinde dili dışarıda soluyan köpeğe benzetilerek ikisi arasında açgözlülük ve hırs noktasında bir alaka kurulmuştur.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.