Kutsal kitaplar insanların bu dünyada inançlarını belirlediği gibi insanların insanlarla olan diyaloglarını ve ilişkilerini de düzenler. Çünkü belirli bir dine uyanlar, o din sahibinin rızasını kazanma adına onun dediğini yapmak zorundadırlar.
Allah-u Teâlâ Hucurat suresi 13. Ayetinde insanı bir erkek bir dişiden yarattım buyurduğu ayetin devamında, tanışasınız diye sizleri kavimlere ayırdım diyor. Ayet;hangi kavmin hangi kavimden üstün olduğu meselesine, bana kullukta en iyi olanınız üstündür buyruğuyla son noktayı koyuyor. Herkesin dünya arenasında konumu ne olursa olsun Allah(cc) katında eşit olduğu evrensel kuralını tüm peygamberleri aracılığı ile insanlığa bildiriyor.
Allah-u Teâlânın emirlerini kurallarını beğenenler olduğu gibi beğenmeyenlerinde olması insanlık tarihi kadar eskidir. KAVMİYETÇİLİK tohumu her ne kadar iblis tarafından insana karşı atılmış olsa da (Sad/76) insan bu tohumu kendi hemcinsine karşı bir adım daha ileri götürerek dini bir kılıfa sokmayı becermiştir.
Kutsal olarak kabul edilen kitaplar içerisinde Tevrat, peygamber ve yaratıcı inancı noktasında farklı bir yere sahiptir. Tevratta çoğunlukla Yaratıcının istedikleri-söylediği ya da peygamberlerinin söyledikleri değil de, insanların kendi istedikleri fikirlerin Yaratıcıya veya peygambere söyletildiği bir kitap halini almıştır. Kendi istek ve düşüncelerini peygambere söylettikleri olaylardan biride Hz Nuha sarhoşluk! iftirası atıp sonra kurgu gereği Hz Nuhun dilinden oğlu hamın soyunun, özellikle Hz Nuhun torunu olan Kenanın soyunun lanetlenme olayıdır.(tekvin,9 21-25)
Tevratta; Hz Nuha karşı ağza alınamayacak suçlar işlediğinden dolayı hz Nuh tarafından oğlu ham ve torunu Kenan olmak üzere kıyamete kadar gelecek soyu lanetlenir. Bu lanetin tecellisi olarak bu soya mensup olan insanların derileri kararır. Tevratta anlatılan suç! bir veya iki kişiye ait olmasına rağmen,kıyamete kadar gelecek tüm nesil bu suça dâhil edilmiştir. Bundan dolayı nerde siyah derili bir insan varsa o muhakkak Hz Nuha karşı işlenen suçtan dolayı derisi kararmıştır ve lanetlidir. Siyah derili insanların Hz Nuha karşı suç! İşleyen ve dolayı ceza olarak derilerinin karardığı inancı Yahudilikte inanç olarak kabul görmesinin yanında da Hıristiyanlığa geçerek daha geniş bir kapsama alanına sahip olmuştur.
Yahudiler ve Hıristiyanlar kitaplarında kendi isteklerini gerek yaratıcının gerekse peygamberin ağzından söylettirerek kavmiyetçiliği ve zulmü meşru! bir zemine oturtturmayı başarırlarda! Müslümanlar geri kalır mı? Her ne kadar Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi kitaplarına gönüllerinden geçen isteği ekleyemeseler de, söylemlerine ve dualarına istedikleri eklemeyi yapmayı başardılar. Allah-u Teâlâ ümmet der, lakin bir kısım insanlar illa kavmin kavmim der. Müslümanlığın tek hamisi kendi kavmini görmesi onlara kâfi gelmemiş olacak ki Allah-u Teâlâdan sadece kendi kavmine özel davranışlar beklerler. Allahtan sadece kendi kavmi için özel isteklerde bile bulunurlar. Allahın(cc) korumasını ve yardımının yalnızca kendi kavmine olmasını talep ederler. Türkü koru, kürdü koru arabı koru. Allah-u Teâlâ siyahı, beyazı,kürdü, türkü, arabı ben yarattım; hiçbiriniz birbirinizden üstün değilsiniz buyurmasına rağmen, Allahın rahmeti üzerinden bile kavmiyetçilik yapılmasına şeytan bile şapka çıkartır.
Bir yandan Allah-u Teâlânın ilkelerini çiğnemesi için dua edecek, diğer yandan da kavmiyetçilik ve sapıklığı sadece Yahudi ve Hıristiyanlara has kılacaksınız. Ondan sonrada kovulmuş şeytanın şerrinden Allaha sığınırım demenin hazzını yaşayacaksınız. Bu dünyada Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? (Zuhruf/32) ayetinin ahrette muhatabı olana kadar bu hazzınızın tadını çıkarın.
Yalnızlık; Allaha(cc) mahsustur derler. Şeytana ise arkadaş lazım. Sevenlerin birbirinden ayrılmasına nasıl yürek dayanmasa, ustasının şeytandan ayrılmasına yüreğimiz öyle dayanmaz. Onun için; Birlikteliğiniz sonsuz olsun.