Bir ara haberlerde gördüğüm kadarıyla bir mağarada Kuran-ı Kerim, elifba ve o günkü yazılı bazı Arapça eserler gömülü olarak bulundu. Cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemlerde Kuran okumanın ve öğrenmenin yasak olduğunu, öğrenmek için de ahır ve samanlıklarda gizli gizli birkaç çocuğa öğretilmeye çalışıldığını kendi yaşlılarımızın yaşadıklarından bile duyuyorduk.
1980 ile 1995 yılları arasında İslami bir yaşayış şeklinin hayata hakim olması için hararetli gençlerin varlığını hatırlıyorum. O dönemlerde siyasetle uğraşmanın ne kadar yanlış olduğunu söyleyenlerin çok olduğunu da biliyorum. Hatta ülkemizde anti şeriat propagandası yapılır ve şeriat hortluyor diye de korku salınırdı. Toplumda, namaz kılanların iktidara gelmesiyle toplumun tamamının zorla örtüye büründürüleceği, uymayanlarında öldürüleceği yaygın bir propagandaydı. Hatta İstanbulda belediye başkanlığını Refah partisinden birisi kazanınca, o dönemde Refahlılara artık ne zaman keseceksiniz bizleri kesin de kurtulalım diyecek kadar bu propagandalara inanan ve bir Müslümanın ne kadar cani olduğunu kabullenen bir toplum oluşturmuşlardı. İktidar olduğunuzda mahalle baskısı oluşturup bizleri zorla kapatacaksınız diyenlerin haddi hesabı yoktu.
Namazlı abdestli olan kesimde iktidara geldiklerinde kimsenin kılığına kıyafetine dokunmayacaklarını, nasıl yaşadıklarıyla ilgilenmeyeceklerini o kadar içten söylerlerdi ki bugün bunu çok rahat görebiliyoruz. Daha o günden bizim bilinçaltımıza kimsenin kılık-kıyafetine ve gayri ahlaki yaşayışına dokunmayacağız kodlarını yerleştirmişlerdi. O günkü mahalle baskısı oluşturup bizleri zorla kapatacaksınız dedikleri bu manevrayı şimdi çok iyi anlayabiliyorum.
Ve şimdi o namazlı abdestli kesim iktidarda ama mahalle baskısı tersine dönmüş, giyinip giyinmediği belli olmayan kadınların normal haldeymiş gibi algılanması söz konusu olmuş, o hal onların imtihanı siz de onlara bakmayın denecek kadar rahat bir ortam oluşturulmuş, bunu kapalı bayanların toplumun içerisinde gayet normalmiş gibi algılamaları sağlanmış ve çocuklarının örtünme durumuna bile hakim olamayan bir hal aldırılmış oldu. Taa o zamandan tersine bir mahalle baskısı oluşturulmuş ve biz de bilmeden o mahalle baskısının içerisinden bize ne telkin edilmişse hepsini kabul etmişiz.
Bunu nereden mi anladım. İktidara geldikten bir müddet sonra zinanın suç olmaktan çıkarılmasını, aileyi yıkıcı kanunların yapılmasını, cinsiyet eşitliği adı altında cinsiyetsizliğin yaygın hale getirilmesini sizce hangi dönemde başardık ???...
Bu satırları yazarken bile üzülüyorum ama, toplumumuz ve idarecilerimiz olarak aklımızı başımıza toplamamız gerektiğini başka ne türlü söyleyebileceğimi de bilemiyorum.