Manavgat Belediyesi, 30 Ağustos Zaferinin 100ncü yılını Fener Alayı ve Melek Mosso konseriyle muhteşem bir şekilde kutladı
Manavgat Belediyesi, 30 Ağustos Zaferinin 100ncü yılını Fener Alayı ve Melek Mosso konseriyle muhteşem bir şekilde kutladı
Manavgat Belediyesi, 30 Ağustos Zaferinin 100. yılını, Fener Alayı ve Melek Mosso konseriyle kutladı. Binlerce Manavgatlı, Cumhuriyet Meydanında tek yürek olarak toplandıktan sonra ellerinde Türk Bayrağı ve meşalelerle Fener Alayı Yürüyüşü gerçekleştirdi. Fener Alayına Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen,eşi Hatice Sözen, CHP Manavgat İlçe Başkanı Aliye Coşar, İYİ Parti İlçe Başkanı Hüseyin Ergen, Demokrat Parti ilçe başkanı Aylin Tezcan Çelik, oda başkanları,stk temsilcileri, muhtarlar ve binlerce vatandaş katıldı. 30 Ağustos Zafer Bayramını büyük bir coşkuyla kutlayan kent halkı, Cumhuriyet Meydanı, Yapay Şelale ve İbrahim Sözen Caddesi üzerinden konserin yapılacağı alan olan Atatürk Kültür Merkezine ulaştı. Başkan Şükrü Sözen, elinde meşale ve Türk Bayrağı ile yürürken balkonlardan destek veren halkı selamladı.
KENT HALKI MELEK MOSSOYLA COŞTU
Fener Alaylı yürüyüş sonrasında AKMye gelen on binlerce Manavgatlı, Manavgat Belediyesi tarafından organize edilen havai fişek gösterilerini büyük bir heyecanla izledi. Havai fişek gösterilerinin ardından en sevilen şarkılarını Manavgatlılar için seslendiren Pop Müziğinin ünlü yıldızı Melek Mosso, uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir konser verdi. Melek Mosso, hınca hınç dolu olan AKMönündeki konserde dillere pelesenk olan Kullar Affetmez Doğum Günü Keklik Gibi Seni Sana Bırakmam Vursalar Ölemem Ne Faydası Var ve Hayatım Kaymış adlı şarkılarını büyük bir coşkuyla seslendirdi. Kent halkı,konser sonunda İzmir Marşı ve 10.Yıl Marşını okuyan Melek Mossoya ellerinde Türk Bayraklarıyla coşkulu bir şekilde eşlik etti.
MANAVGATIN KALBİ ATATÜRK DİYE ATAR
Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen, coşku dolu kent halkına hitaben yaptığı anlamlı konuşmada Manavgatın Cumhuriyet ve Atatürk değerlerine gönülden bağlı olduğunu vurguladı. Başkan Şükrü Sözen, Çok değerli hanımefendiler, beyefendiler, varlıklarıyla onurlandığımız büyüklerimiz, gözleri ışıl ışıl gençlerimiz, çocuklarımız Hepiniz hoş geldiniz. Sizleri sevgiyle, saygıyla, selamlıyorum. Büyük Zaferimizin 100. yılına ulaşmanın gururunu, mutluluğunu, heyecanını yüreğimin derinliklerinde hissederek ve heyecandan titreyerek sizlere seslenmenin mutluluğunu yaşıyorum. Şu an sizinle birlikteyim ama ruhum, şayak kalpaklı adamın baktığı yerde ve bağımsızlık için ayak bastığı topraklarda. Bu akşam,hem özgürce yaşamın başkenti Manavgatta, hem Afyondayım. Ben şimdi kurtuluş ateşinin yandığı Akşehirdeyim, İnönüdeyim, Sakaryadayım, düşmanın denize döküldüğü İzmirdeyim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının izindeyim. Bu akşam, onlara Manavgat halkımızın minnetlerini, şükranlarını sunmak ve bu muhteşem kalabalığı göstererek Büyük Atatürk emanetin emin ellerde demek için Anıtkabirdeyim. Ne mutlu bize,bu akşam, şanlı zaferimizin ışığını, alnımızda, yüreğimizde hep birlikte bütün benliğimizle hissediyoruz.
Türkiye Cumhuriyetinin temelinin taçlandırıldığı bu kutlu günde, bayraklarımızla yürüyerek o büyük zafer gününü, yeniden yaşadık.
Bu yürüyüş, Mustafa Kemal gibi parkasına sarılıp yatmaktır.
Bu yürüyüş, elinde meşalelerle Yurtta barış dünyada barış ateşini yeniden yakmaktır. Bu yürüyüş, Cumhuriyetin değerleri önünde sonsuza kadar sürecek gönüllü nöbet tutmaktır. Biz bu nöbeti Kocatepeden Ali Onbaşıdan aldık, çocuklarımıza, gençlerimize devredeceğiz Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,Sana zafer kadar yakışan ne var demiş Ahmet Kutsi.Bu zafer, hepimize çok yakışıyor değerli hemşerilerim Bu zafer, Türkiyeye, Manavgatımıza çok yakışıyor. Ne mutlu ki, milli bayramlarımızın önemini kavramış, hiç bir zaman unutmayan ve unutturmayan bir kentiz. Çünkü burası Manavgat. Manavgatımın nabzı, her daim Atatürk diye atar. Ormanına, denizine, ırmağına yazmışız biz Onun adını. Bu kentte analarımız her gün dünyaya, Mustafa Kemaller getirir. Biz, Ulu Önder Atatürkün Ordular ilk hedefiniz, Akdenizdir ileri emrini yüreğimize yazmışız ki, 100 yıldır Akdenizdeyiz,Egedeyiz, Karadenizdeyiz. Manavgatta işte bu meydanlardayız. 100 yıl değil, 1000 yıl geçse de bu kentte, bu meydanlarda Cumhuriyetin coşkusu yaşanmaya devam edecek. Ben de böylesine büyük bir milli onurla yoğrulan vatanın evladı olarak, sizler gibi yürekli, aydın insanlarımızla yaşamaktan onur duyuyorum, gurur duyuyorum. İyi ki varsınız. Hepinize sonsuz teşekkürler. Bu bayram, 30 Ağustos zaferiyle kazanılanları korumaya yemin edenlerin bayramıdır. Bu zafer, kadınıyla, erkeğiyle, tüyü bitmemiş yetimiyle, tüm milletin tek yürek, tek bilek olarak yazdığı Kurtuluş Destanıdır. Bandırma Vapurunun bacasından çıkan bir kıvılcımla başlayıp, zaferle sonuçlanan tarihin yıldönümüdür. O büyük yürüyüş, bu kutlu zafer, kolay kazanılmadı. Bu başarılı öykünün kahramanları var. Bu kahramanlığın özünde halk için canını ortaya koyan Atatürk ve silah arkadaşları var. Halide Onbaşılar var, Yörük Aliler, Fevzi Çakmaklar var. Bu kahramanlığın özünde kefensiz yatan binlerce şehidimiz var. Milli bayramlarımızın önemini, değerini her fırsatta gelecek nesle anlatmaya çalışıyoruz. Bu bizim en büyük ve en önemli görevimizdir. Çünkü bu ülkede Cumhuriyet kazanımlarımızı, milli bayramlarımızı, kültürümüzü,geleneklerimizi unutturmaya, 30 Ağustos zaferimizi, sıradanlaştırmaya çalışanlar var. Keşke Yunan kazansaydı diyerek cephede bükemedikleri bileğimizi, içimizdeki uzantılarıyla bükebileceğini zannedenler var. Bu bilek, asla bükülmedi bükülmeyecek, bu millet hiçbir güç ve yaptırım karşısında eğilmedi, eğilmeyecek
Biz geçmişini bilen, tarihine saygı duyan, atalarından aldığı mirası gelecek nesillere taşımayı görev edinen bir nesiliz. Gerektiğinde yeni destanlar yazacak, yeni zaferler kazanacak kudrete ve yüreğe sahibiz. Cumhuriyeti,Atatürkü ve bayramlarımızı unutturmaya çalışanlarla kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğimizden asla kimsenin şüphesi olmasın.
Yıllar geçecek bu kürsüden konuşan diller değişecek, şanlı Türk bayrağını sallayan eller değişecek, beraber yürüdüğümüz yollar değişecektir. Ama Türk ulusunun Atatürk sevgisi, saygısı hiçbir zaman değişmeyecek ve Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır. Değerli hemşerilerim,
Cumhuriyetimizin 100. Yılına girmek üzereyiz. Asıl önemli olan bugünü, büyük cümlelerle anmak değil, anlamaktır. Yoktan var edilen bir ülkenin bugün geldiği noktayı değerlendirebilmektir.
Anlamak demek, Nerede eksik yaptıkdiye kendini ve yönetenleri sorgulayabilmektir.Fabrikadır, yoldur, tren rayıdır, bir ormandır, ya da bir devrimdir.Atamızın bize bıraktıklarına mirasımızdırdiye sarılmak, milli ve manevi değerlerimizi korumaktır. Eğitime, bilime,kültüre sanata yer açmaktır hayatımızda. Gençlere önem vermektir, kadını korumaktır. Büyüklere sahip çıkmaktır. Ekonomik sorunlarla mücadele eden insanımızın,çiftçimizin, esnafımızın halini görebilmektir. Çocuklarımızın yarınlara daha inançlı,güven içinde, kaygısızca, Cumhuriyet değerlerini koruyarak yürüyecekleri yolda ışık olabilmektir. Öncelikle korunması gereken bayraktır, çocuktur, anadır,babadır, memlekettir. Ardından bu memleketin ormanıdır, köyüdür, kentidir korunması gereken. Bizlere düşen görev, Türkiyeyi kucaklamak, taşına toprağına sahip çıkmaktır. Cumhuriyetin bize bıraktıklarını kaybetmeyelim ki, bağımsızlık türküleri bu meydanlarda özgürce çalınmaya devam etsin.
Bugün,aynı zamanda ekmek kadar, su kadar demokrasiye, adalete ve özgürlüğe ihtiyaç duyulan günlerden geçiyoruz. Eğer adalet yoksa bir yerde, orada acı ve korku vardır. Adaletin olmadığı toplumlarda demokrasiyi inşa etmek de çok zordur. Demokrasi olmazsa özgürce düşünmek, düşündüğünü yazmak, özgürce şarkılar söylemek hayal olur. Ulu Önderimiz Atatürk, Efendiler, hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz fakat sanatçı olamazsınız sözleriyle,sanata ve sanatçıya verdiği önemi vurgulamıştır. Ancak geldiğimiz noktada şarkılarını özgürce söyleyemeyen, sanatçılarımız da olabiliyor. Bu ülkede sanata, sanatçıya engel koymak, yasaklarla susturmak kimseye bir şey kazandırmaz.
Ama bizler, 1 asırlık Cumhuriyetimizin bize bıraktığı değerlerin farkındalığıyla sanata ve sanatçılarımıza her zaman sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bu akşam düşündüğünü özgürce söyleyebilen Atatürkçü, çağdaş duruşu ile tanıdığımız değerli bir sanatçımızı sizlerle buluşturacağız. Çünkü bu ülkede söylenmemiş hiçbir güzel söz, hiçbir güzel şarkı kalmasın istiyoruz dedi.
SÖZENDEN NAZIM HİKMET ŞİİRİ
Sözen,bize bu güzel vatanı, bu anlamlı bayramı armağan eden Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşlarına şükranlarımızı, minnetlerimizi sunuyor, şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu bayram, 23 Nisanları, 19 Mayısları, 30 Ağustosları 29 Ekimleri bilinçle kutlayan bütün duyarlı insanlara armağan olsun. Dostu, düşmanı fark ederek yol alanlara selam olsun. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Atatürkle kalın Cumhuriyetle kalın diyerek konuşmasını tamamladıktan sonra Nazım Hikmetin Kuvayi-Milliye Destanını anlatan duygu yüklü satırlarını okudu.