İnançlar arasındaki savaş insanlık tarihi kadar eskidir. İster ilahi ister beşer temelli olsun, bütün dinler kendi haklılığını savunmakla birlikte, rakibi gördüğü din ve din mensuplarıyla da mücadele etmişlerdir. Dinler arası mücadelede asırlardır başta Kuranı Kerim olmak üzere İslam dini ve İslami değerler saldırıya uğramıştır. Allahın korumasında olan Kuran-ı Kerimi(Hicr/9) bozamayacağını anlayan yerli ve yabancı oryantalistler, Müslümanların zihinlerini bulandırıp dini değerlere düşman olmasını sağlamak adına projeler üretmişlerdir.Bu projelerin başında söylenen sözün asıl anlamını ters yüz edip başka anlam yükleyerek, din adamlarının toplumda ki otoritesini yok etme çabası yer almaktadır.
Bu projeye en somut örnek, HOCANIN DEDİĞİNİ YAP YAPTIĞINI YAPMA atasözüdür. Esasında Takva ve Fetva kavramlarını içerisinde barındıran bu atasözü, İmamlık/Hocalık kimliğini taşıyamayan üç beş kişi bahane edilerek din düşmanlarının ve İslamı yaşama gibi niyeti olmayanların işine yarar bir söz haline getirilmiştir. İslam düşmanlarının pirim vermemek adına bu atasözünün aslına ve anlatmak istediği manaya vakıf olmamız gerekir
Bir gün İmam-ı Azam hazretleri bir kabı yedi sefer yıkamış, yanında olanlar; Hocam, üç sefer yıkanınca temiz olur demiştiniz, siz yedi kez yıkadınız deyince, İmam-ı Azam; Evet, o fetvadır, ama ben takvayı seçiyorum, siz imamın (Hocanın) dediğini yapın yaptığını yapmayın, demiş.
Olayda da vurgulandığı gibi bu atasözünde aslında anlatmak istenen Âlimler/İmamlar/Hocalar, fetva verirken halka ruhsat/kolaylık tarafını söylerler, kendileri ise azimeti tercih ederler. Sen onun dediği kadarını yapmaya çalış, kendisinin, ihlâslı, muttaki ve önder olma sorumluluğunun bilinciyle son derece hassas ve hata yapmamak için azami dikkatle yerine getirdiği dindar yaşayışını taklide kalkışma, başaramayabilirsin demektir.
Daha öncede dediğimiz gibi birkaç tane Hocalık vasfının ağırlığını taşıyamayan kişilerin yanlış hareketlerini bahane ederek, bu atasözünü tüm Hocalar/İmamlar halka doğruyu söyler ama kendileri yaşamaz şeklinde düşünmek, öz veriyle çalışan Hocalara/İmamlara haksızlık yapmanın yanında, İslami bozmak isteyenlerle aynı safta yer almak demektir.
Bazı İmamlar/Hocalar istenilen seviyede olmasa bile, bu insanlar İslam dinini bozmak isteyen düşmanların önünde en büyük engellerden birini oluşturmaktadırlar. Çünkü Hocalar, insanların Dinini öğrenme noktasında başvurulacak en yakın kaynağı oluştururlar. Başta kendimiz olmak üzere evlatlarımızın Kuran- Kerim ve Dinin kurallarıyla ilk tanışması genelde bu insanlar vesilesiyle olmaktadır. Bu insanlar olmasaydı kaç anne, baba dünya koşuşturmasından fırsat bulup da kızına oğluna dinini öğretebilecekti? Tüm aile fertlerimizin sahip olduğu dini bilgilerde bu insanların az veya çok emekleri vardır.
Tüm bu gerçeklerin yanında, doğumdan ölüme kadar, yaşadığımız hayatın ayrılmaz bir parçası olanHocaları/İmamları, hangi akla ve mantığa göre beğenmiyor ve kötülüyoruz?
Müslüman bir toplumda Hocaların/İmamların önemini kavrayamayanların yakın tarihin tozlu sayfalarına bir göz atmalarını tavsiye ederiz. İnanıyorum ki Tarihin tozlu sayfaları gerçekleri görmemize bir nebze olsun yardım edecektir.