Sanatçı Mert Şakar, Türkiye’yi yasa boğan 8 yaşındaki Narin’in trajik ölümünün unutulmaması ve anısının yaşatılması adına önemli bir çağrı yaptı. Şakar, tüm film ajanslarına, yapımcılara, yönetmenlere ve oyunculara seslenerek, Narin'in hikayesinin beyaz perdeye taşınması gerektiğini belirtti. Geçmişte, Aybüke Öğretmen gibi değerli insanların anısına çekilen filmlerin toplumsal farkındalığı artırdığına dikkat çeken Şakar, “Narin’i unutturmamalıyız. Onun yaşadığı acılar ve bu trajedi, bir film aracılığıyla insanlara hatırlatılmalı ve bu şekilde bir daha böyle üzücü olayların yaşanmaması adına topluma mesaj verilmelidir” dedi.
Mert Şakar, Narin’in vahşice öldürülmesinin Türkiye'nin hafızasında derin yaralar açtığını vurgulayarak, bu tür olayların toplumsal hafızadan silinmemesi gerektiğini ifade etti. “Bazen yaşanan acıları unutmamak, gelecekte daha bilinçli bir toplum olmanın anahtarıdır” diyen Şakar, böylesi trajedilerin sanat aracılığıyla işlenmesinin toplumu bilinçlendirmek adına önemli bir araç olduğunu belirtti.
Şakar, sadece sanat camiasına değil, tüm yapımcılara ve yönetmenlere de seslenerek, Narin'in anısının yaşatılması adına adım atılmasını istedi. “Sanat, duyguların en etkili şekilde yansıtıldığı bir alandır. Narin’in hikayesi de bir filmle ölümsüzleştirilmeli ve toplumun tüm kesimlerine ulaşmalı. Onun anısı, toplumda farkındalık yaratacak bir yapımla devam etmeli” diye ekledi.
Bu çağrısı ile birlikte Şakar, Narin’in hikayesinin bir daha böyle acı olayların yaşanmaması adına ders çıkarılması gereken bir süreç olduğuna dikkat çekerek, “Her çocuk, güvenli ve sevgi dolu bir çevrede büyümeyi hak ediyor. Narin'in acı kaybı, toplumun çocuklara karşı sorumluluğunu hatırlatmalıdır. Bu film, Narin'in adını yaşatmanın yanı sıra çocuk istismarına karşı da güçlü bir mesaj olacaktır” dedi.
Mert Şakar’ın bu anlamlı çağrısı, film yapımcıları, yönetmenler ve oyuncular arasında geniş yankı bulması beklenirken, sanatçılar, toplumun bilinçlenmesi için bu tür projelere imza atmanın ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor. Şakar’ın bu talebi, yalnızca Narin’in anısına bir vefa değil, aynı zamanda toplumun geleceği için atılacak önemli bir adım olarak görülüyor.