• imsa
GÜNDEMHaber Girişi : 20 Ekim 2022 16:34

Ölüm göz göre göre geldi

Ölüm göz göre göre geldi
Bartın'da Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında patlamasıyla ilgili olarak konunu uzmanları konuştu.

Bartın'da Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında patlama ile ilgili konunun uzmanları olayda büyük bir tedbirsizlik olduğuna vurgu yapıyor.

“Tedbirler alındığında önlenebilir”

Akdeniz Üniversitesi’nde İş Güvenliği Uzmanı Abdulkadir Bilgin “Ülkemizde ölümlü iş kazalarının en çok yaşandığı sektör yeraltı maden ocakları olarak karşımıza çıkmaktadır. Soma ve Karaman Ermenek maden ocaklarında yaşanan kazalarda yüzlerce işçi hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde en son Bartın’da grizu patlaması sonucu yaşanan kazada da maalesef 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde maalesef yaşanan kazalardan ders çıkarılmamakta ve iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ihmal edilmektedir. Yapılan araştırmalar iş kazalarının yüzde 98'inin meslek hastalıklarının da yüzde 100'ünün gerekli tedbirler alındığı takdirde önlenebilir olduğunu söylemektedir” dedi.

“Yaşam odalarının kurulması hayati önem arz etmektedir”

Yer altı maden ocaklarında yapılan çalışmalarda da maalesef iş güvenliği tedbirlerinin mevzuatımızda da geniş olarak ele alınan kurallarına uyulmadığından kaynaklı ölümlü iş kazalarına davetiye çıkardığını belirten Bilgin, “Özellikle çalışanların periyodik olarak iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmesi. Her vardiya giriş ve çıkışlarında iş güvenliği bilgilendirmelerinin yapılması, teknik nezaretçi tarafından sürekli kontrollerin yapılması, ayrıca grizu ölçümlerinin sürekli yapılarak kayıt altına alınması, ve yüzde 1 ve üzeri çıktığı durumlarda hemen gerekli tedbirlerin alınarak metan gazı oranın bu değerin altına düşürülmesi bu tür kazaların önlenmesi için çok önemlidir. Ocaklarda giriş ve çıkış yollarında gerekli havalandırma tertibatının sağlanarak oksijen oranının yüzde 19'un altına inmemesi sağlanmalıdır. Özellikle maden ocaklarında kurulum aşamasında kurulması gereken ve kanuni bir zorunluluk olan hayat hattı denilen kaçış yollarının mutlaka kurulması, maden ocaklarında herhangi bir patlama anında işçilerin yardım gelene kadar sığınabilecekleri yaşam odalarının kurulması çok büyük hayati önem arz etmektedir” diye anlattı.

Meslek hastalıkları işçilerin hayatını tehdit ediyor

Bilgin, hayat hattı denilen ve işçileri en yakın acil çıkış noktasına en kısa zamanda götürecek, yanmaya ve patlamaya dayanıklı kaçış yollarının acil durum planlarında gösterilmesi ve işçilerin bu konuda bilgilendirilmesinin önemli olduğunu vurguladı. Bilgin, “Maden ocaklarında yaşanan iş kazalarının yanında bir diğer önemli hususta pnomökonyoz denilen meslek hastalıklarının işçi hayatını tehdit etmesidir. Kömür tozuna maruz kalınması sonucu ortaya çıkan ve solunum yollarında, özellikle akciğerlerde tahribata yol açan bu tür rahatsızlıklardan dolayı da birçok çalışanımız hayatını kaybetmekte veya uzun süren sağlık sorunları yaşamaktadır” dedi.

Kazalar aza indirilebilir

Bu tür durumların önüne geçilmesi için çalışanların sağlık gözetimlerinin işverenlerce periyodik olarak yaptırılması hastalıkların erken tanı aşamasında çok önemli olduğunu kaydeden Bilgin, “Maalesef alınmayan tedbirler, iş güvenliği ihtiyaçlarının işverence mali külfet olarak görülmesi, devlet denetimin yeterince yapılmaması ve 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanununun hükümlerinin uygulanması noktasındaki eksiklikler üzücü olaylar olarak karşımıza çıkmaktadır. İş kazalarının devlet, işveren ve çalışanların karşılıklı görev sorumluluklarını yerine getirmeleriyle en aza indirileceği unutulmamalıdır” diye konuştu.

Maden Mühendisleri Genel Sekreteri Mehmet Erşat Akyazılı maden ocağında gerçekleşen patlama ile ilgili “Her maden faciasında ortaya çıkartılan trafo bahanesi burada da kullanılmaya çalışılmış, inandırıcı olmayacağı anlaşıldığında grizu patlaması olduğu gerçeği kabul edilmiştir. Grizu patlaması, kritik konsantrasyona ulaşmış metan gazının ve yeterli oksijenin ateş kaynağına ulaşması ile meydana gelir. Ölümlerin nedeni, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek sıcaklık ve şok dalgası nedeniyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit zehirlenmeleridir.  TTK Tahlisiye ekipleri kurtarma çalışmalarını büyük bir özveriyle yürütürken, yerüstündeki kriz yönetimi organizasyonunda önemli aksaklıklar, madencilerin ailelerine bilgi verilmesinde eksikliklere, can kaybı sayısındaki belirsizlikler sebep olmuştur.  Gaz izleme sistemi verilerine Odamızca ulaşılamamıştır. Metan sensorünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerekmektedir” dedi.

Ölümlerde ilk 3 saat önemli

Grizu patlamaları sonucunda ilk iki üç saat çok önemli olduğunu işçilerin o saatlar aralığında kurtarılabileceğini belirten Akyazılı, “3 saatin üstünde olunca kurtarılma umutları biter.  Yetkililer açıklamayı uzatmayı seçtiler. Aslında vefatlar 3 saat sonrasında gerçekleşmiş durumdalar. Göz göre göre bir ölüm. Geldiğimi zamanda bunların hepsinin teknolojik olarak engellenmesi mümkün. Gerekli tedbirlerin alınması gerekli ama maalesef Türkiye’de bir denetim mekanizması olmadığından göz göre göre ölüm geliyor. Kesinlikle önlenebilir bir olaydı” diye konuştu.  

Yanık hastanesi yok

Hastanedeki işçilerin yanıklar nedeniyle risk taşıdıklarını aktaran Akyazılı “Bu tür kömür havzalarında Soma’da, Zonguldak’ta yanık ünitelerinin hastanelerinin olmaması istenmedik sonuçlara neden oluyor” diyerek maden ocağı ve kömür havzalarından yanık hastanelerinin olmamasına dikkat çekti.

TEDBİRSİZLİK VAR ORTADA

Antalya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Bayram Ali Çetik, Bartın’daki maden ocağı ile ilgili “2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliği -300 metre olmuştur. Bu derinleşme, anı gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, dolayısıyla degaj kapasitelerinde yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir. Bu nedeni müessese ocaklarında ilgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra ‘Kurum Degaj Yönergesi’ hükümlerinin titizlikle uygulanması gerekmektedir” raporunu hatırlatarak bir tedbirsizlik olduğuna dikkat çekti.

Çeltik,  “Önlem ve tedbirsizlik olduğu ortada. Ne yazık ki ben karar vericilerin ‘cesetlere cenazelere çok hızlı şekilde ulaştığını’ söyleyerek övündüklerini duydum.  Asıl konu cesetlere hızlı bir şekilde ulaşmaktan ziyade, bu olayların hiç yaşanmaması. Ülkemizin genel problemi şu doğal afetten ve kazalardan sonra müdahale hızımız harika ve çok iyi. Ama asıl değerli olan önlem almak. Böyle olmasını engellemektir. Birde ülke olarak başımıza bir facia gelmesi lazım ki önlem alınsın. Düzenleme yapılması gerekiyor maden ocaklarıyla ilgili, keşke bu düzenlemeler bu facialar yaşanmadan önce düzenlense” diye konuştu.

MÜHÜBE TAŞKIN