ÖRNEKLERLE KURANDA, TEOSENTRİK BİR DİL KULLANILMASI-2*

  • imsa

Bedir Savaşı’nda öldürülen düşmanlar için “Onları siz öldürmediniz fakat Allah oldurdu. Attığın zaman da sen atmamıştın fakat Allah atmıştı…” ayetinde görüldüğü üzere Allah, kendisini merkeze alan teosentrik bir dil kullanmıştır. Bu savaşta ölenlerin kimler tarafından ve nasıl oldurulduğu belli iken öldürme olayını Allah kendisi ile irtibatlandırmıştır. Bedir Savaşı sonrasında düşmana galip gelen az sayıda Müslüman, bu gururla kendilerinin ve kabilelerinin üstünlüğünü göstermek amacıyla ve içlerindeki cahiliye kalıntılarının etkisiyle, öldürülen ve esir alınan kişiler için “o kişiyi ben oldurdum, diğerini ben esir aldım” gibi tartışmalara girmişti.  Bu durum, kibirlenmeyi ve ırkçılığı öteleyen İslam düşüncesi ile bağdaşan bir durum değildi. Allah, söz konusu durumun yanlışlığını ortaya koymak amacıyla bu tartışmalara son verecek şekilde olayı değerlendirmiş ve Müslümanların olgulara Allah merkezli bakmalarını istemiştir. 

Allah, iman edenlerin kendi otoritesinin yanında büyüklenmemeleri gerektiğini ve savaştaki her bir eylemin gerçekleşmesinde yaratıcı olarak kendisinin bulunduğunu bilmelerini istemiştir. Kur’an’da böylesi teosentrik ifade bicimi, temelde insan benliğinin zayıflığına karşı ilahi gücün yüceliğini göstermek amacıyla sıklıkla kullanılmıştır. Böylece bu tur teosentrik anlatım sonucunda Müslümanlar, sosyolojik olayları Allah’ı merkeze alarak değerlendirecek ve bu şekilde olumsuz yaklaşımların onunu almış olacaklardı. “Şüphesiz seninle biat edenler Allah ile biat etmişlerdir. Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir…” ayetinde Allah, iyilik üzere peygambere biat edenlerin durumunu değerlendirmekte ve bu biatin kendisi ile yapılmış bir biat olduğunu belirtmektedir. Akabinde biatleşmenin sembolik ifadesi olan ellerin üst üste konulması şeklinde gerçekleşen bu somut olaya Allah kendisini de dâhil ederek bu biat eylemine razı olduğunu belirtmiştir. Allah, Müslümanların gerçekleştirdikleri bu olumlu davranışa canlılık kazandırmak amacıyla “Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir” ifadesini kullanmak suretiyle teosentrik bir yaklaşım sergilemiştir. Bu tur teosentrik ifade biçimlerinin benzer şekillerde halk arasında da sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Örneğin, şükür amacıyla kullanılan “Rabbim bana bir çocuk nasip etti” ifadesi, Kur’an’da yer alan teosentrik anlatımın insan dilindeki tezahürlerinden biridir. Yani insan, bir çocuğun dünyaya geliş surecini bilmekle birlikte bir evlada sahip olma olgusuna hatırlama ve şukur amacıyla Allah’ı dahil etmiştir. Aynı şekilde Meryem’i koruması altına alan Zekeriyya’nın (a.s.) Meryem’in yanında sık sık yiyecek bulması üzerine bunun nereden geldiğini sorduğunda Meryem’in verdiği “…Bunlar Allah’tandır…” cevabının da bu kabilden olduğu söylenebilir. Burada Meryem, rızkın gökten geldiğini değil, şükür mahiyetinde Allah’tan olduğunu belirtmek istemiştir. Teosentrik anlatımlarda Allah’ın şükür amacıyla olay veya olguların merkezinde yer almasını şöyle bir örnekle açıklayabiliriz. Bilgisayarların iradi olmayan ürünler olup programlanmış haliyle insanların istekleri doğrultusunda işlem yaptıkları görülür. Her ne kadar bilgisayarlar iradi varlıklar olan insanlarla aynı özelliklere sahip olmasa da fonksiyonu acısından insan benzeri özelliğe sahiptir. Bir mühendis tarafından yapılan bir bilgisayar, çok zor ve elzem bir işi çözdüğünde, her ne kadar görünürde problemi çözen bilgisayar olsa da asıl övgüyü hak edenin bilgisayarı yapan mühendise ait olduğu söylenebilir. Teknolojik ürünlerin, insana ait herhangi bir problemi çözdüğünde kişinin teşekkürünü hak edene yöneltmesi övülmeyi hak eden bir davranıştır. Mühendisin, o aletlere belirtilen doğrultularda işlem yapma özelliklerini vermemesi halinde teknolojik aletlerin herhangi bir işlem yapması mümkün değildir. İnsanlar da her ne kadar kendi eylemlerini bilinçli varlıklar olarak kendileri gerçekleştiriyorsa da bu eylemleri gerçekleştirmesi için onları, yeryüzünü imar etmek amacıyla varlık sahasına getiren Allah’tır. İnsanlar ve her turlu urun, var edicisi olmadan hiçliğe mahkûm olan, kendilerini var edemeyen ve ancak yaratıcısı sebebiyle anlam kazanmış olan varlıklardır. “Gerçekten insan üzerinden öyle uzun bir sure gelip geçti ki o anılmaya değer bir şey değildi” ayetinin bu durumu dile getirdiği söylenebilir. 

 

*Bu yazı: Dr / ÖĞRETMEN NEVZAT ÇİÇEK’in Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisinin 2022/2 ayında yayımlanan KUR’AN’IN İFADE BİCİMLERİ: teosentrik, antroposentrik ve edebi sanat dili yaklaşımlarına yönelik bir sentez denemesi aslı makalesinden alıntılanmıştır.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.