Kur’an’da geçen muhkem ayetler; açık inanç esaslarının neler olduğunu ortaya koyan, yanlış inançları tutarlı ölçülerle eleştiren, insanları iyiliğe çağıran, öğüt veren ve güzel yaşam formüllerini acık evrensel ilkelerle belirginleştiren, bir anlamda Kur’an’ın asıl amacını ortaya koyan ayetlerdir. Müteşabih ayetler ise muhkem ayetler dışında kalan, bu ayetlere bağlı kalmaksızın okunduğunda ve aklın verileri ışığında değerlendirilmediği takdirde yanlış anlaşılmaya müsait yorumsal ayetlerdir. Allah, müteşabih ayetleri, çocuğun anneye nispeti gibi “kitabın anası” anlamındaki muhkem ayetlere nispet ederek muhkem ayetlerin esas olduğunu belirtmiştir. Bir kelimenin çok anlama gelecek şekilde kullanılması, “İnsanoğlunun kavramları kimi zaman daha etkili, daha somut, daha kolay bicimde dile getirebilmek için, aralarında bicim, işlev, amaç ilişkisi ve yakınlığı bulunan başka kavramlara dayanarak açıklamak istemesinden kaynaklanır.” Kelimelerdeki çokanlamlılık, metnin güzelleşip daha kalıcı bir hale gelmesi için bazen dilin kendine has zorunluluğundan, bazen de zenginlik sayıldığından, Kur’an tarafından kullanılmıştır.
Bakara 2/7’de gecen ve önce de dile getirdiğimiz “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde de bir örtü vardır. İşte onlara büyük bir azap vardır” ayetindeki “kalplerin ve gözlerin mühürlenmesi” tabirine literal yaklaşıldığında, Allah’ın bir fail olarak insanların kalplerini mühürlemesinin, kişinin iman etme ihtimalini zorla/cebren sonlandırması anlamına geleceğinden bu yaklaşımın adalet acısından problem teşkil ettiği söylenebilir. Müteşabih ayetler kategorisinde yer alan bu ayetin diğer muhkem ayetler ışığında incelenmesi halinde, inkâr edenlerin iradelerinin ellerinden alınarak artık isteseler de iman edemeyecekleri anlamında kullanılmadığı görülmektedir.
Bu durumda “göz ve kalbin mühürlenmesi” yanlış inançlara körü körüne bağlanıp hakikati duymaya bile tahammül etmeyen ve zamanla gerçeği kavrama yeteneğini kaybetmenin adı olmaktadır. Ayrıca buradaki hitabın muhatabı, tüm inkâr edenler olmayıp Kur’an’ın diğer ayetlerinde anlatılan yanlış davranışları ısrarla yaparak bunu karakter haline getirenlerdir. Konu ile ilgili diğer ayetlere bakıldığında, inkârda ısrar edenlerin neden kalplerinin mühürlendiği yani kendi kalplerini hakka kapattıkları daha iyi anlaşılacaktır.
Kur’an’da benzeşim kurularak kullanılan ifadelerden biri de olgun bulunmayan ve yerilen kimi insan davranışlarının hayvana ait özelliklerle benzeşim kurularak ifade edilmesidir. “İçinizden cumartesi günü azgınlık edenleri elbette biliyorsunuz. Onlara “Aşağılık birer maymun olunuz” dedik” ayeti literal olarak okunup konu ile ilgili başka ayetler göz önünde bulundurulmadan ve Kur’an’ın söz sanatlarını kullanmasına ihtimal vermeden ele alındığında bazı kotu insanların fiziksel acıdan maymunlara dönüştürüldüğü şeklinde anlaşılabilmiştir.
Cuma suresinde, Tevrat’ı kabul edip de içindekilerini uygulamayanlar Allah (c.c.) tarafından “kitap yüklü eşeklere benzetilmektedir. Yukarıdaki ayette “maymunlar olun” yerine “maymunlar gibi olun” denmediği için burada bahsedilen insanların fiziksel olarak maymuna dönüştüğü iddia edilerek Kur’an’da tutarsızlık olduğu şeklinde anlaşılabilmiştir. Zemahşeri (o. 538/1144), bu konu ile ilgili olarak; Yani ‘maymunluk ve aşağılık vasıflarının her ikisi de sizde olsun’ demektedir ki bu da küçüklük ve kovulma demektedir. Yani olay, fiziki bir donuşum değil, önceki ayetlerde sayılan davranışlardan dolayı, maymuna ait bazı özelliklerin insana yakıştırılmak suretiyle yaptıkları davranışların yanlışlığı bir benzetme ile dile getirilmiştir.
Kur’an’da eğitim amacıyla yer alan edebi türlerin ve bu edebi türlerin içerisinde yer alan söz sanatlarının, amacı doğrultusunda kullanılmaması halinde hakikatten uzaklaşılması kaçınılmazdır. Bu bağlamda Kur’an, ilahi olanın insani olana hitap etmesi ile ortaya çıkan bir eser olduğundan, onun barındırdığı hakikatler de tek tip bir formla değil, aksine farklı ifade biçimleriyle sunulmuştur. Nitekim Kur’an’da böylesi sanatsal ifadelerin yukarıda belirtildiği üzere sayısız örneği bulunmaktadır.
*Bu yazı: Dr / ÖĞRETMEN NEVZAT ÇİÇEK’in Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisinin 2022/2 ayında yayımlanan “KUR’AN’IN İFADE BİCİMLERİ: teosentrik, antroposentrik ve edebi sanat dili yaklaşımlarına yönelik bir sentez denemesi’’ adlı makalesinden alıntılanmıştır.