Bakara suresi 186. Ayetinde Allah-u Teâlâ Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki doğru yolu bulmuş olurlar buyuruyor. Allah-u Teâlânın çağrılarından biri olan oruç Ramazan ayının girmesiyle inananların misafiri olmaya başladı. Ramazan ayına özel bu oruç ibadetinin mahiyeti ve önemi *Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı)Bakara/183 ayetiyle bildiriyor.
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı Kuranı Kerimin inzal olmaya başladığı ay olmasının yanında diğer bir özelliği ise Allah-u Teâlâyı sevdiğini söyleyen ve Müslümanım diyen insanların samimiyetinin ORUÇLA sınav ayıdır. Çünkü Allah-u Teâlâ bakara suresi 185 ayetinde Öyleyse sizden (Müslümanlardan) kim bu aya şahit olursa artık onu (oruç) tutsun buyuruyor.
Orucu diğer ibadetlerden farklı kılan bir özelliği de, kişinin iç âlemiyle alakalı olmasıdır. Bu özelliğinden dolayı olsa gerek ki Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem: Aziz ve celil olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur (Buhârî, Savm 9). Çünkü kimin oruçlu olup olmadığı kendi ile Allah (cc) arasındadır. Oruçlu olanın veya olmayanın bir göstergesi, bir emaresi yoktur.
Bir kısım insanlara ramazana erişmek nasip olmasına rağmen bir kısım insanlara da ramazana ulaşmak kısmet olmadı. Ulaşamamak oruç tutmayan insanlar için beklide kendi adlarına daha iyi oldu. En azından güçleri yettiği halde tutmayacakları bir Ramazan orucunun daha yükümlülüğünden kurtulmuş oldular.
Oruç tutamamak demişken aslında konuyu biraz daha irdelemek yerinde olacaktır. Bunu yaparken de hiç kimsenin Allah-u Teâlâ ile olan inancını sorgulama ve yargılama gibi bir niyetimiz yok ve olamaz da. Zaten böyle bir yetkiyi Allah-u Teâlâ hiç bir kimseye de vermemiştir. Sadece biz bu konuda, akletmiyor musunuz? Buyruğu gereği biraz beyin jimnastiği yapmayı deneyeceğiz
Elhamdülillah Müslümanım diyen insanları, Ramazan ayı ve oruç açısından üç grupta ele alabiliriz. Birinci gruba oruç tutmak isteyip de tutamayanları dâhil ederken, ikinci gruba ise oruç tutmak isteyip de zorluklara göğüs gererek oruç tutanları dâhil edebiliriz. Üçüncü gruba ise namazda gözü olmayanların ezanda kulağı olmaz misali oruç tutma gayreti içinde olmayanları dâhil edebiliriz.
Kuranın ifadesiyle ilk grupta yer alan insanlara geçici olarak oruç tutmaz veya tutamaz izni veriliyor. Oruç tutmamasına izin verilenleri ayet iki gruba ayırıyor. İlk grubu oruç tutmamaya geçici izinli olanlar oluşturuyor. Bunlar da Bakara suresi 185. Ayetinde hasta ya da yolcu olursa tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun) buyruluyor. Kısaca geçici hastaların ve yolcuların orucu tutmamak gibi bir çıkış kapıları yok. Sadece dini mazeretten dolayı tehir hakkına sahipler. Oruç tutmama izni verilen diğer bir kesim ise İyileşme ihtimali olmayan hastalar ve yaşlılardır. Bu insanlar içinde orucun kefareti olarak, ekonomik durumları müsait ise bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır) şeklinde buyruluyor.
İkinci grubu oluşturanlarOruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim Müjdesine mazhar olabilmek için,yaz-kış demeden orucun zorluğuna göğüs gerenlerden oluşuyor.
Üçüncü grup ise,Müslümanım diyip, oruç tutmamak için bin bir mazeret üretenlerden oluşuyor. Her Müslüman gibi Oruç tutmakla yükümlü olan bu insanlar, yükümlü olduklarını bile bile nedense oruç tutmazlar? Oruç tutmayan bu Müslümanların, bizim bilmediğimiz,Kuran ve sünnete dayalı geçerli sebepleri mi var? Yoksa tutmak istemedikleri,önemsemedikleri veya kimlik problemi yaşadıkları için mi tutmuyorlar? Hadi diyelim ki tutmamak için kendilerine göre haklı(!) sebepleri var. Peki; Oruç tutmamalarına rağmen, hiç sıkılmadan utanmadan meydan okur gibi, aleni olarak yiyip içmelerini nasıl izah edeceğiz?