ALLAH ın (cc) oku(Alak suresi-1)ve hiç bilenle bilmeyen bir olur mu (Zümer suresi-9) ayetine-uyarmasına rağmen; Ülkemiz okumayla arası pek iyi olmayan insanlarla doludur. Okuma alışkanlığı olmamasına rağmen Ayete ters orantıda şaşılacak şekilde bilmediği akıl vermediği hemen hemen hiçbir konu yoktur. Diploma derseniz, Onun için bir kağıt parçasından başka bir şey değildir. Tıp tan dem vurmasına, ekonominin ihtisas alanı olmasına veya siyasetin ondan sorulmasına DİPLOMASIZLIK engel değil. Birülkenin başındaki mülki amiri başta olmak üzere milletvekili, valisi, amiri,müdürü hep yanlış yaparken bir tek yurdumun insanı ve yurdumun insanının STK ları doğrusunu bilirler. Oturdukları yerden şu şöyle olmalı bu böyle olmalı diyip dururlar. Nedense onları o makama bizim getirdiğimiz göz ardı edilir. Ehil değildiyseler onları o makamlara ne diye taşıdık? Sorusunun cevabı içinde bin bir çelişkiler barındırıyor. Bu şekilde hareket etmeleri inanıyorumki iyi niyetlerinden ve bu milleti vatanı düşünmelerindendir. Lakin her iyi niyet içerikli hareket ve söylemlerin doğru doğru sonuç verdiğini söylemek yanlış olur. İyi niyet bilgisizlikle birleşince çoğu zaman felaketlere sebep olurda haberimiz olmaz. Bu konuyu en güzel olarak Nu"man b. Beşîr"den nakledilen bir hadisi şerifte görüyoruz. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:Allah Teâlâ"nın koymuş olduğu sınırlara uygun yaşayanlar ile bu sınırları ihlâl eden kimselerin durumu, bir gemiye binmiş,gemi içerisindeki yerleri kura ile belirlenmiş iki grup insanın durumuna benzer; Bunlardan bir kısmı geminin alt tarafında, bir kısmı da üst tarafında yolculuk etmeye hak kazanmıştır. Alt kattakiler (su ihtiyaçlarını karşılamak için) üsttekilerin yanına giderler. (Bir süre sonra), "(Sudan) nasibimizi almak için (geminin altından) bir delik açsak da yukarıdakileri rahatsız etmesek." derler. Eğer yukarıda bulunanlar aşağıdakilerin isteklerini yapmalarına izin verirlerse gemidekiler hep birlikte helâk olur. Fakat onlara engel olurlarsa hem onlar hem de kendileri kurtulur. Buhârî,Şirket 6)
Yukarıdaki hadisi şerifin son bölümünün İnsanımızın ve STK larımızın durumunu çok güzel bir şekilde tarif ettiğine inanıyorum. Bizlerde sizler gibi TÜRKİYE gemisindeyiz. Her geminin olduğu gibi bu geminin de kaptanı ve mürettebatı var. Bu insanlarında yanlışlıkları eksiklikleri olmakla birlikte en az sizin ve bizim kadar ülkesini milletini seviyor. İnsanın olduğu yerde yanlışlıkların olması kadar doğal bir şey yok. Lakin doğal olmayan ve problem üreten mesele yanlışlıkları dile getirme ve hareket şeklimiz. Bu insanlar; Ülkenizi vatanınızı düşündüğünüz halde sizleri ve fikirlerinizi ciddiye almıyorlarsa ortada çift taraflı sorun var demektir. Bu sorunun bir yüzü onlara bakarken diğer yüzü bize bakıyor. Belkide bu insanların (Ülke Yönetiminde söz sahibi olanlar))bizi ve sizi ciddiye almamalarının sebebi ehil ol(a)mamamız olabilir mi? Allah-u Teala da kuran-ı kerimde nisa suresi 58 ayetinde mealen işi ehline verin buyurmuyor mu?Bu da demektirki tüm yollar ehil olmaktan geçiyor.Günümüzde ise DİPLOMA veya sizin tabirinizle kağıt parçası ehil olmanın ilk basamağı sayılıyor.Gerçekten Ülkenize hizmette samimi iseniz o zaman işin içine girin,siyaset ekonomi veya bürokrasi çarkı nasıl dönüyor bir öğrenin. DİPLOMA denen o Kâğıt parçasına sahip olun. Ondan sonra Ülke sorunları için kendi çözümlerinizi dile getirin
Bu Ülke şimdiye kadar sizin engin fikirleriniz olmadan da batmadıysa,sizler siyasette, ekonomide, mülki amirlikte DİPLOMA denen kâğıt parçasına sahip olup; çıraklık, kalfalık, ustalık yollarında yürüyüp ehil olana kadarda bu Ülke evvel Allah batmaz Pelerini olmayan Süpermen ve Süpermenler;Çarkının nasıl döndüğünü bilmediğiniz kimin eli kimin cebinde olduğunu bilmediğiniz bir sisteme öneri ve çözüm sunmak demek. BEKÂRA KARI BOŞAMAK tan başka bir şey değildir.