PEYGAMBERLERDEN ROL ÇALAN İMİTASYONLAR

  • imsa
Sözlükte gerçeğine benzetilerek yapılmış olan eşyalara imitasyon denir. Diğer bir ifade ile herhangi bir orijinal ürün kopyalanarak ona birebir benzeyen başka bir ürün çı- karılması, taklit edilmesidir. İmitas- yon sadece bir ürünün taklit edilmesi ile sınırlamak yanlış olur. Çünkü hayatın birçok alanında imi- tasyon örneklerine rastlamak müm- kün. İmitasyon ile tabi olmak veya izinden gitmeyi bir tutmamak gere- kir. Geçen ramazanda(12/04) sahur hazırlığı yaparken, bir yandan da sahur programlarında konuşan ho- caları dinlemeye çalışıyordum. Soh- betin birinde merhametli olunması gerektiği konusu işleniyordu. Bu doğrultuda konuşmacı peygamber efendimizin(sav) ne kadar merha- metli olduğundan bahsediyordu. İnsanlara olan merhamet örnekleri yetmemiş olacak ki akabinde hay- vanlara olan merhamet örneklerin- den birini anlattı. Allah resulünün(sav) merhametinin doruk noktası olduğu düşündüğü için veya köpeklerle ilgili başka bir şey aklına gelmediği olsa gerek ki Hoca efendi Mekke’nin fethi sıra- sında gerçekleşen bir olayı anlattı. Olay kısaca şu şekilde: Hz. Pey- gamber (asm) Mekke'nin fethine giderken yolda yavrularının üzerine gerilmiş ve onları emzirmekte olan bir köpek görmüş ve hemen ashâ- bından Cuayl bin Sürâka’yı yanına çağırarak, onu bu köpek ve yavrula- rının başına nöbetçi dikmiştir. (Vâ- kıdî, Megazi, II, 225) Buraya kadar her şey normal akışında giderken olayı daha da içselleştirmek için, bir tasavvuf ehlinden örnekler anla- tınca ben bir anda şaşırdım. Ne- dense örnekte yine başrol oyuncusu olarak köpek seçilmişti. Acaba tesadüf mü diye dünürken daha sonra başka tasavvuf erbabına ait örneklerde de yine ikinci karak- ter olarak köpek seçilmişti. Bir başka yazıda İnşallah o örnekleri de sizinle paylaşmayı düşünüyorum. Hele hi- kâyeden biri var ki tam kraldan çok kralcı deyimini hatırlatan türden. Bu hikâye kısaca şöyle; Bu olay Konya da geçer. Tasavvuf ehlinin büyüklerinden birisi, bir gün ca- miye namaza gitmek için yola çıkar. Camiye yaklaştığında bir köpeğin yolun üzerinde uyuduğunu görür. Hocanın anlatımıyla köpek yolu kapatmış. Köpek üstüne üstlük bir in- sanın geçmesini engelleyecek kadar büyük! Birde mübarek ölç- müş biçmiş tamda yolun ortasına yatıp uyumuş. Konya’nın o zamanki sokakları darmış! Sokaklar dar ol- duğu için ne sağdan nede soldan geçme imkânı yokmuş. Tasavvuf bü- yüğü köpeği rahatsız etmemek için yarım saat kadar beklemiş. Ya kö- peği uyandıracak ya da köpeğin uyanmamsını bekleyecekti. Oda beklemeyi tercih ederek köpeğin yanına oturarak rabıtaya dalmış…. Hikaye böyle uzayıp gidiyor. Anlaşı- lan camiye gitmek için başka yol da yokmuş. Olsaydı herhalde yarım saat camiye gitmek için köpeğin keyfini beklemezdi. Peygamberden(sav) sonra yaşa- yan ne sahabede nede tabiinde buna benzer örnek anlatımlarına rastlamıyoruz veya varsa da başta kendileri tarafından hiç dile getiril- memiş bile. Hal böyle iken bu şa- hısların masal ve mitolojik içerik barındıran bu tür hikâyeleri anlat- malarının amacı nedir diye insan düşünmeden edemiyor. Birde an- lattıkları hikâyelerin şahidi sadece kendilerinin olması biraz daha dü- şünmemize sebep oluyor. Bu tür hikayelerle Sanki şöyle der gibiler: Vahiy almak dışında benim veya benim şeyhimin Peygamber veya peygamberlerden kalır ne yanı(m) var? Peygamber yaparda ben veya benim şeyhim/hocam ya- pamaz mı(yım). Ey ahali bakın ben veya şeyhimde/hocamda peygam- ber gibi merhametli(yim). Yoksa bazı insanlar, ya kendi meş- rutiyetini ya da sevdikleri birinin meşrutiyetini kabul ettirmek adına ortak değerlerimiz olan hadisler üzerinden hikâyeler uyduruyor veya uyduruyorlar mı? Öyle değilse insan hayatının ayrılmaz parçası olan Onlarca hayvan varken, sonra- dan anlatılan bu hikâyelerde rol model olarak kullanılan canlının köpek olmasını nasıl açıklayacağız?
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.