Yüce Allah peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği vahyinde insanları muhatap almakta ve onlarla iletişime girmektedir. Bu iletişimde birtakım ilkelerin dikkate alındığı görülür. Sözü edilen ilkeler vahiy, peygamber ve muhatap arasındaki ilişkilerin temel paradigmalarını oluşturmaktadır.
Muhatabını dikkate almayan bir hitap onu etkileme ve zihin dünyasında değişikler yapma konusunda başarılı olamaz. İletişimde, verilen mesajların muhataplarca doğru anlaşılabilmesi için onların zihin yapıları, yaşayış biçimleri, tarihi ve kültürel arka planları göz önünde bulundurulmalıdır. |
Vahiy, Yüce Allah’ın değişmez hakikatleri beyan etmek üzere insanlarla kurduğu bir iletişim olarak tanımlanabilir. Vahyin, insanlara değişmez hakikatleri beyan ettiği, tevhidi, adaleti, ahlakı ve samimiyeti tarihi süreç içinde farklı peygamberlerin diliyle insanlara hatırlattığı bir gerçektir. Bu anlamda Allah katındaki yegâne dinin elçileri insanları ortak bir hakikate çağırmaktadır.
Bütün elçilerin insanları davet ettikleri ortak ilkelerin yanı sıra kendi dönemlerindeki muhataplarını dikkate alan söylemleri öne çıkmaktadır. Bu anlamda kuşkusuz her insan özeldir ve kendine has bir karaktere sahiptir. İnsanın eşsiz yapısı tebliğ sürecinde bireysel niteliklerin hassasiyetle ele alınması gerektiğini gösterir. Bununla birlikte insanların oluşturduğu toplumların ortak niteliklere sahip olduğu da bir gerçektir. Toplumun dili, kültürü ve ortak geçmişi toplumun fertlerini etkisi altına almaktadır. Bir toplumla iletişim kurabilmek, toplumun fertlerini etkilemek için bu hususların göz ardı edilmemesi gerekir.
Yüce Allah, yarattığı kullarının kendilerine has özelliklerinin yanı sıra vahye muhatap kıldığı toplumun genel niteliklerini ya da gündemlerindeki sorunları ayetlerde beyan etmektedir. Bu bağlamda Kur’an ayetleri önceki peygamberlerin kavimleriyle diyaloglarından kesitler sunar. Bu diyaloglarda bir toplumun ortak sorunlarının gündeme geldiği görülür.
Hz. Peygamber’in muhatabı olan insanların genellikle Arap olduğu, bununla birlikte farklı kollara ayrıldıkları ve farklı kültür, anlayış ve yaşam tarzlarına sahip oldukları bilinmektedir. Dolayısıyla muhatap kitlenin tekdüze bir tavır sergilemediği, farklılıkların söz konusu olduğu açıktır. Diğer yandan ise toplumsal anlamda fertleri etkisi altına alan ve onların algısını etkileyen genel bir temayül göz ardı edilemez.
İslâm inancına göre Hz. Peygamber’den önceki elçilerin mesajlarının evrensel nitelik taşımadığı bilinmektedir. Son peygamberin mesajı ise belli bir dönemle ve belli bir toplumla sınırlandırılamaz niteliktedir. Bu vasfı haiz olmakla birlikte Kur’an’da ilk muhatap kitlenin özelliklerinin dikkate alındığı görülür.Evrensel ilkeleri, değişmez hakikatleri ve kıyamete kadar bütün insanlara hitap eden buyruklarıyla birlikte Kur’an’ın nazil olduğu dönemdeki dil, kültür ve şartlar, Kur’an yorumlarında vazgeçilemez unsurlardır. Zaten İslâm ilim geleneğinde gerek nüzul sebebi rivayetlerinde gerekse Mekkî ve Medenî tasnifinde bu durumun dikkate alındığı görülür. Dolayısıyla ayetlerin ortamının, muhatap kitlenin davranış ve eğilimlerinin vahyin temel hedefini ortaya koyma bağlamında önemli bir işlevi vardır.
Bunlar; muhatapların sahip olduğu nitelikler, dil, kültür ve adetler, tarihi belleklerinde yer bulan olaylar ve toplumsal sorunlar olarak sıralanabilir. Aynı zamanda kıyamete kadar bütün insanlara hitap eden Kur’an’ın, nazil olduğu dönem ve coğrafyadaki durumu dikkate aldığı beyanları da gündeme getirilmiştir. Böylece vahyin muhataplarıyla kurduğu iletişimde yer verdiği ortak yönlerle birlikte vahyin ilk muhatabı peygamberle diğer insanların kesişen nitelikleri ve ortak sorunları beyan edilmiştir. Bundan dolayı Kur’an’da gerek geçmiş peygamberler ve kavimlerine dair anlatılarda gerekse Kur’an’ın ilk muhatabı Arap toplumunun tarihi bilgisine hitap eden, kültürel beğenilerine ve ortak sorunlarına değinen muhtevada muhatapların ortak yönlerinin öne çıkarıldığı görülmektedir. |
*Bu yazı Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ahmet Keleş oğlu İlahiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı, Doç. Dr. Ayşe Betül ORUÇ ve Arş. Gör. Dr Sümeyye SAYĞIN’ın ‘‘Vahiy-Muhatap İlişkisinde Kur’an’da Referans Gösterilen Ortak Yönler’’ adlı makalesinden alıntılanmıştır.