• imsa
KÜLTÜR-SANATHaber Girişi : 19 Ağustos 2022 14:59

Piyanosuyla Viyana’yı Fetheden Türk

Piyanosuyla Viyana’yı Fetheden Türk
Viyana’da üniversite kazanan ve Konservatuvar Bölümü’nde Piyano eğitimini alan Nurniran Pınar, Osmanlı İmparatorluğu ile Kutsal Roma İmparatorluğu’nun savaştığı Kahlenberg Dağı’nda spontane piyano konseri verdi. “Viyana’yı kuşatan Osmanlı, o dağı geçseydi

Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi'nden birinci olarak mezun olan Nurniran Pınar, Viyana'da Richard Wagner Konservatuvarı'nda lisans eğitimi aldığı sırada Viyanalıları piyanosuyla mest ediyor. Viyana’da çeşitli yerlerde verdiği konserlerle Türk müziğini de tanıtmayı ihmal etmiyor. Genç müzisyen Nurniran Pınar, müzik hayatına nasıl başladı? Ve hedeflerini bizlere anlattı.

SANATÇILIĞI AİLEDEN GELİYOR

Müzisyen bir aileden geldiğini ve ablası Nurnilay Pınar’ın da kendisi gibi müzisyen olduğunu kaydeden Pınar, özellikle annesinin müzik eğitiminde büyük etkisi olduğunu aktardı. Nurniran, Rusya'da düzenlenen Murad Kazhlaev Piyano Yarışmasında ve 5. Uluslararası Mozart Akademi Piyano Yarışması'nda birincilik ödülleri alırken, 3. Uluslararası Edelweis Piyano Yarışmasında ikincilik ödülü, Azerbaycan-Bakü'de düzenlenen 1. Uluslararası Akademik, Halk ve Caz Müziği Sanatçıları Müzik Yarışması üçüncülük ödülü kazandı.

ABLAM ‘DOKUNAMAZSIN PİYANO BOZULUR’ DEYİNCE ANNEM KURSA GÖNDERDİ

Sanata ilk adımını bale ile atan genç sanatçı Nurniran, öğretmenlerinin müzik kulağının iyi olduğunu fark etmesiyle baleyi bırakarak piyanoya yöneldi. Nurniran, müzik eğitimi sürecini “Müziğe olan ilgim ortaya çıkınca piyano eğitimine başladım. Biraz da ablamın sayesinde oldu. Ablam ATSO Güzel Sanatlar Lisesinde okuyordu ve zorunlu piyano dersi vardı. Eve piyano alındı. Ablam bana ‘dokunamazsın yoksa bu piyano bozulur’ deyince annem beni müzik eğitimi almam için kursa gönderdi. İsmail Baha Sürelsan’da 1 yıl eğitim aldıktan sonra Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarında 8’inci sınıftan lise son tam zamanlı eğitime kadar Samir MİRZOEV in piyano sınıfında öğrenci oldum. 4 yıllık lise hayatıma da Akdeniz Üniversitesi Konservatuvarı Müzik ve Sahne Sanatları Lisesinde başlayıp okulumdan 1’inci Olarak mezun oldum. Lisans eğitimimde Richard  Wagner Konservatuvarı Hafez BABASHAHI nin piyano sınıfı öğrencisi olarak üniversite 2’inci sınıf eğitimim devam ediyorum” diye konuştu. 

DERCELER ALDI

Lise hayatı süresince Litvanya, Rusya ve Viyana gibi ülkelerde uluslararası yarışmalarda dereceler elde eden Nurniran,“Türkiye’de de birçok yarışmaya katıldım. 3 yıl önce Viyana’ya gittiğim zaman orayı çok beğendim ve oranın eğitim sistemi benim için idealdi. O ülkedeki okulun sınavına katıldım, kazandım. 3 yıl önce piyano yarışmasına gittiğimde jüri üyelerinden biri beni beğenince ‘Viyana’daki okulumuza davet ediyorum. Sınavına girebilirsin’ dedi. Lise sondayken kazandım ama korona çıkınca 1 yıl bekledim. Şimdi Viyana’da lisans eğitimimi alıyorum” dedi.

“PİYANO GÖRÜNCE DAYANAMIYORUM”

Viyana’da eğitim hayatı dışında bulduğu fırsatları avantaja dönüştüren Nurniran, spontane konserler vererek sosyal medyadan açtığı yayınlar beğeni ve hayran topluyor. Kendisine konserlerini sorduğumuzda özellikle bir konserini şu sözlerle anlatıyor: “6 Haziran benim doğum günüm. Annem kutlamak için Viyana’ya geldi. Annem Nurcan Tüzüner ve ablam gibi gördüğüm Çağla Taştekin ile Viyana’nın ünlü bir tepesi Kahlenberg’e gitmeyi teklif etti. Kahlenberg’inde şöyle bir özelliği var; Kutsal Roma İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu’nun savaştığı dağ olarak geçer. Eğer Osmanlı İmparatorluğu o dağı geçseydi, Viyana’yı kuşatıyormuş. O tepede organizasyon gerçekleştiriliyormuş,Viyana’da bir şirket her ay farklı alanlara müzik enstrümanları koyuyorlar. Herkes istediği gibi dokunabiliyor, çalabiliyor. Ben de piyanoyu görünce çalmayı arzuladım. Piyanoyu dinlemek için insanlar etrafımda toplanmaya başladı. Dinleyenler arasında Türk’lerin fazla olduğunu görünce Türkçe pop eserlere geçtim. Türkçe şarkılar eşliğinde eğlenen Türk’leri görünce kendimi yurdumda hissettim. Viyana halkı dışa kapalı ve milliyetçi bir topluluk aslında. Onların da bizlerle eğlendiğini görünce kısa aralar vererek konser vermeye devam ettim.”

BAHÇE DUVARI VE ERİK DALI PARÇALARINDA

EN AZ TÜRK’LER KADAR EĞLENDİLER

Viyana’da Graz’da verdiği konseri hiç unutmadığının altını çizen Nurniran, “Graz’da müzik organizasyonu vardı ama o hafta için hava yağmurlu gösteriyordu. Graz’da her sokağın içine küçük küçük sahneler kuruldu. Her saat başı müzisyenler değişiyordu. Graz halkı farklı milletlere ve şarkılarına çok hoş bakmıyordu. Milliyetçi bir bölge olduğu için bize de buradaki imkânı orkestranın içindeki arkadaşımız sağladı. AORA Orkestramızın tamamı Türklerden oluşuyordu. Türkçe parçalar üzerinden bir konser hazırladık. Graz’a yağmur yağma ihtimaline rağmen yola çıktık. Sahneye çıktığımızda hafif yağan yağmur sağanağa dönüştü. Bizim ıslanmamız önemli değildi, enstrümanlar ıslanması işimizi zorlaştırabilirdi. Başımızda bir plaj şemsiyesiyle konseri başlattık. 8 kişilik ekibin 6’sı yağmur altında ıslanırken konsere devam ettik. Yağmurun şiddetini arttırmasını umursamayan seyirciler de yağmur altında devam etmemiz için tezahüratlarda bulundu. Şemsiyeler yetersiz kalınca konserden birkaç izleyici bize şemsiye tuttu. Milliyetçi bir toplum olmasına karşın Türkçe şarkılar karşısında kayıtsız kalamadılar. Bahçe Duvarı ve Erik Dalı parçalarında en az Türk’ler kadar eğlendiler” dedi.

BURS ALAMADIĞI İÇİN HEM ÇALIŞIYOR HEM EĞİTİM ALIYOR

Viyana’da eğitim gördüğü için ne Türkiye’den ne Viyana’dan burs alamadığını, kendi bütçesi için çalıştığını belirten Nurniran,“Eğitim masraflarımı karşılamam için çalışıyorum. Fotoğraf çekmeyi çok seviyordum. Viyana’da düğünlerde çekimler yaptım. Bu sayede öz güvenim arttı. Ticari yönümde gelişmiş oldu. Ben konuşmayı çok severim, buradaki işimle bu sayede Almanca ve İngilizcemi geliştirdim. Derneklerde dersler veriyorum. Amacı bağımlıklarla mücadele etmek olan ‘Yeni Başlangıç Derneği’nde’ madde bağımlılarına tedavi sürecinde katkı sağlıyorum” diyerek Viyana’da hiçbir destek olmadan nasıl yaşamanı sürdürdüğünü anlattı.

“ABLAMLA MÜZİK HAYATIMA DEVAM EDİCEM”

Eğitimi dışında hedeflerini anlatan Nurniran,  özellikle ablasıyla kurdukları ‘Duo Sis Grubu’ olarak müzik hayatına devam etmek istediğini ifade etti. Nurniran, “Biz daha çok kardeş dayanışması şeklinde yol alıp ablamla birlikte sahnede olmayı seviyoruz. Bireysel verdiğim konserlerin tadı ayrı ama ablamla hem kardeş olarak hem iş arkadaşı olarak çalışmak daha çok mutlu ediyor ve daha çok geliştiriyor. Onunla daha çok sahnede bulunmak istiyorum. Konserlerimin yüzde 90’lık kısmını ablamla yapıyorum. ‘Bizi tek bir anne doğurdu ve biz kardeş olarak neden devam etmeyelim’ dedik. Bu yıl da serimiz devam edecek. Ablamla çalışmak, iki keçi inatlaşması gibi oluyor. Ablam Nurnilay, ablalık görevini müziğinde de yapıyor. Müzik gruplarında uyum yakalamak zordur. Ablamla çalışınca bir profesyonelle çalışıyormuş gibi hissediyorum” dedi.

“İDOLÜM ANNEM”

En büyük idolünün annesi olduğunu belirten Nurniran, “Bir sürü idolüm var ama benim için en anlamlısı annem. Farklı müzisyenlerin farklı özelliklerini seviyorum. Ama annemin hem müziğini hem hayattaki duruşunu hem de bizi yetiştirişini örnek aldığım için tek idolüm olarak tek seferde annemi söyleyebilirim. Bir müzisyenin donamlı olması lazım. Bir müzisyen tanınıyorsa eğer hayattaki duruşu, gayesi, ahlakı ve tavrıyla da tanınmalı diye düşünüyorum” dedi.

ARALIKSIZ 12 SAAT PİYANO ÇALIŞTI

İki kızını da müzik alanında olması için yönlendiren anne Nurcan Tüzüner “Çocukken evimizde müzik setimiz gece gündüz kapanmazdı. Kapıyı açtığımda müzik karşılasın isterdim. Benim büyüdüğüm bu ortamdan çocuklarımın mahrum olmasını istemem. Daha anne karnındayken kızlarıma müzik dinletirdim. Müziğe ilgileri artsın diye uygun ortam ve enstrüman sağladım. Bu şekilde müziğe olan yatkınlıkları arttı” diyerek müziğin evlerinde hep var olduğunu ifade etti.

Nurniran’ın piyano eğitimi için hazırlanış sürecini anlatan Tüzüner, “Bale yaptığı için biz müziği hobi olarak yaptığını düşünüyorduk. Ama öğretmenleri Nurniran’ın müzik alanında konservatuvara gireceği takdirde daha iyi bir performans sergileyeceğini söylediler. Nurniran sınava girdi. Herhangi bir eğitmenden özel eğitim almadan kendi çabalarıyla öğrendiler sınavına çalıştı. Akdeniz Üniversitesi’nin Konservatuvarın sınavına kısa bir zamanda hazırlanması gerekiyordu. Sınava çok az zamanı vardı hazırlandı. Nurniran’ın aralıksız 12 saat piyano çaldığını bilirim. Bu el kasları için çok yorucu bir deneyim. Dolayısıyla Nurniran kafasına koyduğunu ulaşmak için çabalıyor. Aileler çocuklara destek olmalı. Kendi hayallerini onlara yaşatmak için değil, onların hayallerini gerçekleştirmek yol göstermeliler” dedi.

ANNESİYLE FARKINDALIK İÇİN KONSERLER VERİYOR

Annesi Nurcan Tüzüner’de, bateri çalmak istediğini ve kızlarını büyütürken pek fırsatı olmadığı için Nurniran ve Nurnilay üniversite’ye gittikten sonra bateri çalmaya başladığını kaydetti. Tüzüner, “Ben bateri çalmak istiyordum. Fakat bunu hayata geçirememiştim. Onları üniversiteye yerleştirdikten sonra bateri çalmaya başladım. Onlardan gizledim. Ama sonra eğitim aşamasından onlardan destek almak zorunda kaldığım için sürpriz yapamadım. Benim bu hayalimi gerçekleştirirken Nurniran ile birlikte konserlerimiz oldu. Umarım ileri ki yıllarda daha profesyonel sahne çalışmaları yaparız. Her ebeveynin çocuklarını gelişimi açısından bir enstrüman çalması şart” ifadeleri kullandı. MÜHÜBE TAŞKIN 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.