SAǒIN AKILLA MÜNASEBETİ

  • imsa

Muhalefet kelimesi, dilimizde oldukça sık kullanılan kelimelerden birisidir. Muhalefet, Arapça dilinden Türkçemize geçmiştir. Kısaca muhalefet;  Karşı olma, karşı çıkma, aksini savunma olarak adlandırılır. İlk muhalefet hareketi Allah-u Teâlâ yeryüzü sakinini yarattığı zaman başlamıştı.(Sâd/71-78; A’raf/12). Daha sonra bu hareket Allah-u Teâlâ’nın gönderdiği peygamberleri cephe alacak şekilde Dünyada devam etmiştir.(Nisa/80) Allaha ve peygambere muhalefet etme zaman zaman inanmama şeklinde olmakla birlikte (Nisa /56) çoğu zamanda Allah-u Teâlâ’nın koyduğu kuralları esnetmek veya yer değiştirmek şeklinde olmuştur.(Bakara /174-175)

   Tarafsız olarak Allah resulünün hayatına bakan birisi İslam’ın hassas zamanlarında birçok çözümlerin, yardımların kadınlar tarafından üretildiğini görecektir. Bu kadınlardan muhakkak en önemlisi Hz Hatice validemizdir. Nübüvvetin ilk günlerinde Allah resulünün Vahiy getiren meleği gördüğünde sahip olduğu şaşkınlık ve karışık ruh halinin çözüm yolunu gösteren kadındır. Allah resulünün çevresinde o kadar akil insan varken, O(s.a.v) eşinin limanına sığınmıştır ve derdini onunla paylaşmıştır.  Allah resulünün şaşkın ve telaşlı haline rağmen Hz Hatice validemiz sakinliğini koruyarak, sahip olduğu ilmi, zeka ile birleştirerek çözüm yolunu önermiştir.. 

    Allah resulünün hayatındaki kırılma noktalarından biride hudeybiye antlaşması sonrası yaşanan olaylardır. Bilindiği gibi umre yapmak niyetiyle yola çıkan Müslümanlar yapılan antlaşma gereği o sene umre yapamamışlardır. Allah resulünün Kâbe’yi tavaf edeceğiz sözünü bu yıl olacak şeklinde anlayan başta Hz Ömer ve diğer Müslümanları hüzünlü bir ruh hali kaplamıştı. Bu ruh hali içerisinde olan Müslümanlara Allah resulü(s.a.v) kurbanlarını kesip saçlarını tıraş etmesini söylemesine rağmen hiç biri bu isteğe uymaz. Müslümanlarda hiçbir hareket göremeyen Allah resulü şaşkın ve üzgün bir halde annemiz yanına giderek"Ey Ümmü Seleme! Nedir şu halkın tutumu? Onlara;  'kurbanlıklarınızı kesiniz, başlarınızı tıraş ediniz' diye tekrar tekrar söylüyorum. Fakat hiçbiri emrime icabet etmiyor." diyerek sahabelerin bu durumundan şikâyet etti.Müstesna zekâ ve fazilet sahibi olan Hz. Ümmü Seleme şöyle dedi:"Yâ Nebiyyallah! Bu işi yapmak istiyor musunuz? O halde şimdi dışarı çıkınız, sonra kurbanlık develerini kesinceye ve berberini çağırıp o seni tıraş edinceye kadar ashabdan hiçbirisine bir kelime bile söylemeyin. Çünkü sen kurbanını kesecek ve tıraş olacak olursan, halk da öyle yapar."Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (a.s.m.), dışarı çıktı. Hiç kimseyle görüşmeden ve hiç kimseye bir şey söylemeden Kurbanlık develerini kesti. Daha sonra saçlarını tıraş ettirdi. Bunu gören sahabeler de derhal kurbanlık develerini kesmeye ve başlarını tıraş ettirmeye başladılar.

    Kuran-ı kerime ve Allah resulünün hayatına baktığımız zaman birçok önemli olaylarda kadınların başrol oynadığını görürüz. Allah-u Teâlâ Kuran-ı kerimde erkeklerin kaldıramayacağı birçok öz verilerinin mücadelelerinin ve akıl dolu hareketlerin kadınlar tarafından yapıldığının örneğini verir. Lakin insanın işine gelmeyeni görmemek gibi bir meziyeti vardır.  Allahın kitabındaki örnekleri görmek istemeyen bir mantık’a sahip kişiden; Allahın resulünün hayatındaki örnekleri görmesini beklemek abesle iştigal olsa gerek.

   Allah-u Teâlâ’nın yeryüzünün sakini olarak yarattığı insan, hem ilk yaratılış itibarıyla aynı özelliklerde olmasının yanı sıra (tin/4) hem de dünya hayatında yaratılma özellikleri aynı olmasına rağmen(Fatır/11), birçok konuda olduğu gibi, eşitlik konusunda da Rabbine muhalefet etme yolunu seçmiştir. Rabbi ona kadın erkek benim katımda insan olarak, değer olarak eşit buyurmasına rağmen; Erkek şeytani bir yaklaşımla hayır sen beni kadından üstün yarattın demiştir. Bu deme işi, görünürde sözle olmasa da pratikte yüzyıllardır mevcudiyetini sürdürmüştür ve hala sürdürmektedir. Öyle olmasaydı 21 y.y modernlik ve medeniyet çağı dediğimiz zamanda da hala kadın için ‘saçı uzun aklı kısa’ deyimi sosyal hayatımıza hâkim olur muydu? Allah-u Teâlâ katında kadın-erkek eşittir gerçeğini görmek isteyene; Gerek kuran-ı kerimde, gerekse Allah resulünün(s.a.v) hayatında yeterli sayıda örnek var. Görmek istemeyen ve Allah-u Teâlâ’ya muhalefet etmeye devam edenler Araf suresinin 179. ayeti var. Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.