SEVAPMATİK KURAN

  • imsa

Yaratılışı gizemliklerle dolu insanoğlunu çoğu zaman anlamak imkânsızdır. Bir bakarsın dün ak dediğine bugün kara der.  Yaşarken adam yerine konulmayan herhangi birinin eserine öldüğünde milyonlarca para verir. Acizliğine rağmen bir türlü Kaf dağından aşağı inmez. Allah-u Teâlâ’ya meydan okuma pahasına kendi aklına güvenir. Çoğu zaman Allah-u Teâlâ başta olmak üzere hemen hemen hiçbir kimsenin uyarılarına/tavsiyelerine kulak asmaz. 
İnsanların kulak asmadığı, önemsemediği, önemini kavrayamadığı konulardan biride sonsuz mutluluğun anahtarı olan Kuran-ı kerimin mahiyetidir. İnsanımız Kuran-ı kerimin doğru bir inanç temelleri oluşturmak için ilk ayetinin anlamak/öğrenmek/bilmek için okunması için indiği gerçeğini göz ardı ederek, onu anlamak yerine bir sevapmatik Arapça metne dönüştürdüler. Oysa Allah-u Teâlâ:  “Andolsun, Biz bu Kuran'da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik” (39/27) diye buyuruyor. Bundan dolayı düşünüp öğüt alabilmek için indirilen kuran-ı kerimi bir sevapmatik metin anlayışından kurtarıp, Allah kendini bize bu kitapta nasıl tanıtıyor ve bizden ne istiyor anlayışına sahip olmalıyız. Çünkü Allah-u Teâlâ Zümer suresinin 9. Ayetinin sonunda: De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” dedikten sonra ayetin devamında: “Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar” buyuruyor. 
Peygamber (sav) dilinden, kuran ve onun ilkeleri/mahiyeti hakkında şöyle buyuruluyor: “İyi bilin ki Kur’an, kıyâmet hakkında kesin bilgiler veren bir kitap ve onun yakın olduğunu gösteren bir alâmettir. Öyleyse sakın kıyâmetin kopacağından şüphe etmeyin ve bana uyun. Dosdoğru yol işte budur” (zuhruf/61). Bu ve buna benzer ayetlerde kuran-ı kerim ne diyoru anlamaya teşvik edilirken, birileri hala kuran-ı kerime sevapmatik bir kitap ya da sevapmatik bir vasıta muamelesi yapıyor.
Teknoloji ile birlikte sosyal medya denen kontrolsüz mecranın etkisiyle kuran-ı sevapmatikleştirme furyası daha da artmaya başladı. Sabah, akşam vara, yoga insanlar aralarından birbirlerine hatim ve cüz paylaşır oldular. Birçok insan oturdukları yerden, sanal ortamdan falan için hatim indirilecek kaç cüz alıyorsun, filan için şu kadar Yasin okunacak sen ne kadar okuyacaksın, olmadı şu kadar şunu yapacağız bu kadar bunu yapacağızı paylaşıyor.
Allahın bir kulu da kalkıp: Ey müslümanlar Allah-u Teâlâ bu kitabı bunun için mi indirdi diye sormuyor. Veyahut: Arkadaşlar bugüne kadar hep bu kurana sevapmatik muamelesi yaptık. Gelin onu anlamak Allah-u Teâlâ bizden ne istiyor ve bunun için bir seferlikte şu kuranı Arapçasının yanında birde anladığımız dilde okuyalım ve aramızda herkes okuduğu cüzden bize bir şeyler paylaşsın demiyor. Varsa yoksa hatim indirmek, Yasin, tebareke, amme cüz okumak. Hele birde vara yoga fetih suresi okumaları yok mu? İnsanın nutku tutuluyor. 
Türkiye diyanet İslam ansiklopedisinde fetih suresi ile ilgili maddede açıklamada şu bölüme yer verilmiş: İslâm dininin evrenselliğini ve üstünlüğünü simgeleyen Feth sûresinin İslâm kültür tarihinde önemli bir yeri vardır. Gazâya giden müslüman askerlerin, buradaki zafer vaadinin kendileri için de gerçekleşmesini umarak sefer sırasında ve savaş boyunca sûreyi çokça okudukları bilinmektedir. Diğer taraftan kılıç, kalkan, balta gibi savaş aletleri üzerinde ilk âyetinin, bazı hükümdar ve kumandanların giydiği zırhlar üzerinde de bütün sûrenin yazılı olduğu görülmekte.
Yukarıda da değinildiği gibi bu sure gazaya giden veyahut insanlar Allah’ın dinini öğrenmeye çalışan ya da insanlar öğrensin diye gayret gösteren ve bu gayretin başarıya uğraşması için Allah’a rücu eden insanların ağzına yakışıyor. Bizim gibi evlerinde, rahat koltuklarında oturup, kuran-ı kerimi sevapmatik bir kitap/metin olarak gören, insanların/Müslümanların ağzına yakışmıyor.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.