Ateşten yaratılan şeytan Allah tarafından meleklerin arasına konulmuştu. Müfessirlerin beyanına göre Allah Hz. Âdem’i yaratana kadar şeytanı bir imtihana tabi tutmamış, ona nefsanî arzuları ile çelişen bir şey emretmemişti. Emri ilahi ile nefsin arzularının çatışacağı bir durumun bulunmaması sebebiyle de şeytan meleklerle aynı ibadetleri yapabilmiş, is-yana düşmemiş ve meleklere refakat edebilmişti. Allah, Âdem’i yaratıp melekleri ve onlarla birlikte bulunan şeytanı Âdem’e secde ile mükellef kılınca, bahşedilen imkânları kendisinin ayrıcalıklığına yoran şeytan, büyüklenerek bu emre karşı çıkmış ve secde etmemişti.
“Allah şeytana; “Sana emrettiğim zaman seni secde etmekten meneden nedir?” diye sordu. Şeytan; “Ben ondan daha hayırlıyım, beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın.” şeklinde cevap verdi. Şeytan kıyas yaparak kendisinin üstün olduğu sonucuna varmıştı. Onun düşüncesine göre ateş, yanarken yükselmesi, topraktan daha üstte bulunması ve hafifliği sebebiyle çamurdan hayırlıdır, hayırlıdan yaratılan da hayırlıdır. Buna göre ateşten yaratılan şeytan Âdem’den hayırlıdır. Bu akıl yürütme mantıki görünse de hatalarla dolu fasid bir kıyastır. Şeytan kurduğu cümlede doğru olan, “beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın” öncülünü kullanarak yanlış olan “ben ondan hayırlıyım” hükmüne varmak istemiştir. Şeytan Âdem’de toprak kendinde ise ateşten başka bir özellik görmeyerek meziyetleri, üstünlüğü, izzeti verenin sadece Allah olduğunu unutmuştur. Adeta Allah’ı maddeye mahkûm farz etmiştir. Cevherler arasında benzerlik bulunduğunu, tüm cevherlerin Allah tarafından yaratıldığını, ateş ve toprak cevherlerini bir-birinden farklı kılanın da yine Allah olduğunu gözden kaçırmıştır.
Şeytan bu tavrıyla Hz. Âdem’in yaratılışındaki üstün özelliklere bigâne kalmıştır. Allah’ın şu hitaplarında bu özelliklere işaret edilmiştir:“Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım…”,“Biçimini düzeltip ona ruhumdan üflediğim zaman…”,“Ey İblis ellerimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir?” Allah’ın bu sözlerinde, halife, ruh, Allah’ın eliyle yaratılma nitelikleri öne çıkarılarak Âdem’in hilkatindeki şeref ve hikmete vurgu yapılmıştır. Şeytan yaptığı kıyasta hata etmiştir çünkü Allah Âdem’e secdeyi ona ruh üflendikten sonra emretmiştir. Ruh ise topraktan değildir.
Şeytanın düştüğü hatalardan birisi de nefsinde hasıl olan bilgiyi Hakk Teâlâ’dan gelen bilginin önüne geçirmesidir. O, yukarıda bahsettiğimiz kıyası yapmış, bunun neticesinde de bir hükme varmıştır. Kıyasın amacı zorunlu sonuca yani doğru bilgiye ulaşmaktır. En doğru bilgi ise Allah’tan gelen bilgidir. Bunun için kıyas nassın bulunmadığı durumlarda söz konusudur. Nassın bulunduğu yerde kıyas ve ictihad kabul edilmez. Nassa muhalefeti sebebiyle isyana sürükleyen kıyas ise merduttur. Şeytanın kıyas yapmadaki amacı ise hakkı ortaya çıkarmak değil, kendisinin üstünlüğünü ispatlamaktı.Aslında o, nefsani dürtüsüne ilim süsü vermiş ve kendi içinde şekillendirdiği kurguyu Allah’ın emrini çiğnemesinin gerekçesi olarak sunmuştur. Bu sebeple de şeytanın kıyası yanlıştır ve batıldır. Secde olayının zikredildiği ayetlerden anlaşıldığı kadarıyla şeytan, sadece kendini Âdem’den üstün görmekle kalmamıştır, aynı zamanda Allah’ın emrine karşı da enaniyet duygusuna kapılmıştır. O, nefsinde hâsıl olan yanlış düşüncelerin etkisiyle Allah’ın kendisine zulmettiğini zannetmiş ve şu sözleri söyleyebilmiştir: “Şu bana üstün kıldığına baksana…”, “Ben özlü balçıktan şekil verilerek kurutulmuş çamurdan yaratılmış bir insana secde etmek için (var) olmadım.” Bu sözler ise onun rahmeti ilahiden kovulmasının sebebi olmuştur.
*Bu yazı Bülent Ecevit Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Droç. Dr. Harun SAVUT’un Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt: XIX, Sayı: 1 (Haziran 2015), Sayfa: 221-248 da yayımlanan Kur’an’a Göre Üstünlük Duygusunun Düşünce ve Davranışlara Etkileri adlı makalesinden alıntılanmıstır.