SÖZDE SOYKIRIM ÜZERİNE

  • SUR YAPIIIIIII

ABD Başkanı Joe Biden 24 Nisan 1915 olayları hakkında 'soykırım' ifadesini kullandı.

 Her yıl gündeme gelen 1915 olayları ile ilgili detaylar merak ediliyor.

Özellikle Ermeni lobileri tarafından ortaya atılan 1915 olayları iddialarının temel hedefi ne?

 Peki 24 Nisan 1915'te ne oldu? 1915 olayları nedir?

Osmanlı İmparatorluğunun durakladığı ve inişe geçtiği dönemde, millet sistemi içinde yer alan Ermenilerin içinde ayrılıkçı ve militan bir grubun, 1800’lerin sonlarından itibaren Anadolu’da pek çok ayaklanma başlatıp kanlı saldırılar düzenlediğini arşivlere bakan herkes rahatlıkla görebilir.

21 Temmuz 1905’te II. Abdülhamit’e karşı bile Taşnak unsurlar tarafından, şans eseri başarısız olan suikast girişimi olduğu da yine arşivlerde mevcut.

Birinci Dünya Savaşı başladığında, Osmanlı yönetimine karşı girişimlerin öncülüğünü yapan Taşnaksutyun, Armenekan, Ramgavar ve Hınçak örgütlerinin Ermeni toplumunun savaş sırasındaki tutumunun ne olacağına dair bir toplantı düzenlendiğini, toplantı sonrasında Çarlık Rusya’nın ordularıyla birlikte hareket edilmesine karar verdiler.

3 Ağustos 1914’te Osmanlı İmparatorluğu seferberlik ilan ettiğinde bazı Ermeni örgütlerinin Osmanlı yanında savaşa katılmayı reddetti.

Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Ermeni militanlar üzerinde yakalanan şifreli mesajlardan bir ayaklanma hazırlığı olduğu anlaşılmıştı.

Nitekim 15 Nisan 1915’te Van’da isyan başlamış, şehir ele geçirilmiş ve ilerleyen Rus ordularına teslim edilmişti.

Osmanlı İmparatorluğu'nun, olayların yatıştırılması adına Ermeni Patriği ile görüştüğünü ancak herhangi bir sonuç alamadı.

Bunun üzerine 24 Nisan 1915’te Taşnak, Hınçak ve benzeri Ermeni komitelerinin kapatılması, belgelerine el konulması, liderleri ile zararlı faaliyetleri bilinen Ermenilerin tutuklanması ve bulundukları yerde kalmaları sakıncalı görülenlerin orta Anadolu’da belirli yerlerde toplanması talimatı verildi.

Ermeni propagandası bu tarihi kendi mesnetsiz söylemleri için bir sembol olarak benimsemişti.

27 Mayıs 1915 Sevk ve İskan Kanunu ile sadece savaş bölgesindeki ve ikmal yollarındaki Ermenilerin sevk ve iskana tabi tutulmasının kararlaştırıldığını; üç büyük vilayet, İstanbul, Edirne ve İzmir'in bu kanun kapsamı dışında tutulduğunu, kanunun uygulanması için çıkarılan 28 Ağustos 1915 tarihli genelge ile ilave istisnalar getirildi.

Sevk ve iskan başladıktan sonra bazı görevliler ve özel kişilerin kafilelere kötü muamele ettiği, soymaya çalıştığı ya da göz yumduğu, bazı kişilerin ise ölümüne neden oldu.

Yönetim bu konuda çok hassas davranmış, 1647 kişiyi mahkemeye vermiş. Bunlardan 500'ü hapse, 60'ı aşkın kişi ağır hapse, 67 kişi de idama mahkum olmuştur. Yani yönetim, bu sevk ve iskanın olabilecek en düzenli şekilde cereyan etmesini istemiş, aksi şekilde davrananları o dönemin şartları el verdiğince yargılamıştı.

1915 yılında soykırım suçu diye bir suç bulunmamakta. Bu kavram ve suç uluslararası literatüre 1948 Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi ile girmişti.

 Soykırım suçu, bireysel bir suçtur…

 Bugün bu suçun isnat edilebileceği hiçbir görevli hayatta değildir.

Özel bir kasıt bulunması ve bu özel kastın kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispat edilmiş olması gerekmektedir.

Aynı zamanda soykırım suçu için yetkili mahkeme kararı gerekir.

BM Soykırım Sözleşmesi'nde "yetkili Mahkeme suçun işlendiği ülkenin Mahkemesi veya Taraflar anlaşırlarsa bir Uluslararası Ceza Mahkemesidir" ifadesinin yer aldığını, 1915 olayları açısından böyle bir mahkeme kararı bulunmadığının altını çizmekte fayda var.

1960’lı yıllardan itibaren, ABD ve SSCB’deki Ermeni lobilerinin öncülük etmesiyle uluslararası alanda Türkiye’ye karşı soykırım suçlaması gündeme gelmişti.

Ermenistan’ı destekleyen ülkeler bakımından siyasi hedefi olan bu suçlamanın, kuşkusuz dini bir boyutu da bulunmaktadır.

Bu çerçevede 29 ülkede Ermeni lobisinin etkisiyle parlamento kararları çıkartılarak 'soykırım' suçu işlendiği şeklinde bir algı yaratılmaya çalışılmakta.

Peki, bundan sonra ne olacak dersiniz?

Uzun vadede hiçbir şey olmayacak!

 “Dostumuz ve müttefikimiz” Amerika’nın Türkiye’yi başkan seviyesinde “soykırımcı” gibi göstermesi bizi ilk günlerde tabii ki hiddetlendirecek, memlekette gittikçe artmış olan Amerikan karşıtlığı daha da fazlalaşacak ama bir müddet sonra her şey eskisi gibi oynak hâle dönecek.

 Ama, tepemizde senelerdir sallanan ve her ilkbaharda kalpleri çarpıntılara boğan demokrasi kılıcından da beter bir tehditten kurtulmuş olacağız!

Etiketler : köşe Antalya
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.