Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993 yılında Dünya Su Günü ilan edilen 22 Mart, bu yıl Suyun Değeri temasıyla kutlanmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993 yılında Dünya Su Günü ilan edilen 22 Mart, bu yıl Suyun Değeri temasıyla kutlanmaktadır.
Su dünyamız ve canlılar için yaşamsal bir öneme sahiptir. Suyun değeri dünyamız ve canlılar için her geçen gün daha da hayati önem taşımaktadır.
2020 yılında dünya genelinde yaşanan Coronavirüs salgını, sağlıklı yaşam için suyun ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha göstermiştir.
Tam da bu noktada sorulması gereken hayati soru şudur: Suyun değerinin farkında mıyız?
Hem ülke olarak hem de Antalya nezdinde suyun kıymetini bildiğimizi maalesef söyleyememekteyiz. Toplum olarak suyun değerinin farkında olmadan yaşamaktayız.
Su kaynaklarının ve koruma alanlarınınmutlaka hiçbir şekilde taviz vermedenkorunması gerekmektedir. Yapılaşmaya açılan, yapılaşma riski altında bulunan, işgal edilmiş olan ya da risk altındaki bütün su havzaları bütüncül planlamalarla koruma altına alınmalıdır. Ekolojik, kentsel, tarımsal ve endüstriyel su taleplerinin mevcut su kaynaklarımızdan sürdürülebilir bir şekilde karşılanmasına devam edilebilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli su yönetimi planlarına acil ihtiyaç bulunmaktadır. Gerekli adımlar gecikmeksizin atılmalıdır.
Antalyanın;
* Manavgat Oymapınar
* Karacaören Barajı
* Düden Çayı
* Yamansaz Sulak Alanı
* Demre Sulak Alanı
* Elmalı Avlan Gölü
* DöşemealtıKırkgözler
* Aksu Çayı
* Boğaçayı
* Yedi Arıklar
gibi çok sayıda su kaynağı ve havzası değişik yıllarda farklı tartışmalarla gündeme gelmiştir.
Kentin sulak alan ve su kaynağı niteliğindeki birçok doğal değeri; ne yazık ki korunamamış, fiziki gelişmeler nedeniyle ranta yenik düşmüş ve yok edilmiştir.
* Yamansaz Sulak Alanı yok oluyor.
* Yedi Arıklar betona yenik düştü.
Henüz yok olmayan bazı değerlerimiz ise bugün üzülerek belirtiyoruz ki can çekişmektedir. Önlem almazsak bu su değerlerimiz de göz göre göre yok olacaktır.
Neler yapabiliriz?
Su kullanımıyla ilgili bireysel olarak yapabileceklerimiz olduğu gibi; kurumların, kentlerin ve ülkelerin de yapması gereken önemli ödevleri bulunmaktadır.
Bireysel su tüketimi konusunda özellikle tasarruflu su kullanımı içineğitime daha fazla önem verilmesi gerektiğini savunmaktayız.
Nüfusu 2,5 milyonu aşan Antalyada kişi başı ortalama su tüketimi günlük 186,65 litredir. Su israfının önüne geçilebilmesi amacıyla tasarruf bilincinin toplumda yerleşmesi gerektiği kaçınılmazdır. Tasarruf, gecikmeksizin çocuklarımıza öğretmemiz gereken bir değerdir.
Kurumlar, Antalyanın su kaynaklarını ve koruma alanlarını işbirliği içerisinde korumak için çalışmalıdır. Belediyelerin de imar planlama çalışmalarında su kaynakları ve koruma alanlarını dikkate alarak hassasiyetle adım atması gerekmektedir.
Su kaynakları bakımından zengin olarak nitelendirilen Antalyanın makro ölçekte yapacağı önemli görevleri vardır. Göller Bölgesini de içine alan havza ölçeğinde su koruma alanlarındaki her türlü olumsuzluk bertaraf edilmeli ve su koruma alanları her türlü riskten arındırılmalıdır.
Ülke olarak yapmamız gerekenler de bulunmaktadır. Suyun korunması ve yönetimi bir ülke politikası olarak belirlenmeli, su kaynakları ve koruma alanlarına zarar verecek her türlügirişimin önü düşünce aşamasındayken en baştan kesilmelidir.
Çünkü geleceğe bırakılacak en büyük miras kirletilmemiş su olacaktır.