• imsa
ÖZEL HABERLER Haber Girişi : 24 Haziran 2024 11:13

TEMA'dan toprak çağrısı

TEMA'dan toprak çağrısı

TEMA Vakfı Antalya İl Temsilcisi Mehmet Aslan, "Toprak için bir olalım" çağrısında bulundu.

 Mehmet Aslan, "Verimli tarım arazilerimizin çölleşme riskine karşı acil tedbirler almak hem bugünü hem de yarınlarımızı korumak için vazgeçilmez bir sorumluluktur. Toprağımız; bizim mirasımız, bizim geleceğimizdir. Unutmamalıyız ki sağlıklı toprak, sağlıklı yaşam demektir" ifadelerini kullandı.

TEMA Vakfı Antalya İl Temsilcisi Mehmet Aslan, iklim krizinin etkileriyle mücadelede hep birlikte hareket etmenin vazgeçilmez bir sorumluluk olduğuna dikkat çekerek bu etkileri azaltmada hepimizin görevi olduğunu bir kez daha hatırlattı.

FALEKAT TABLOSUYLA YÜZLEŞİYORUZ

Günümüzde iklim değişikliğine karşı tedbirlerin artık bir zorunluluk olduğunu söyleyen Mehmet Aslan, "Henüz 1994 yılında, TEMA Vakfı’nın “Türkiye Çöl Olmasın!" sloganı toplumda büyük yankı uyandırmıştı ve önlem alınmadığı takdirde ülkemizin çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu, ilk kez bu kadar yüksek sesle dile getirilmişti. Maalesef bugün aynı tabloyla çok daha ciddi bir şekilde yüzleşiyoruz. İnsan faaliyetlerinin neden olduğu orman ve çayır-mera arazilerinin tahribatı, erozyon, kirlilik, tuzlanma ve asitleşme gibi sorunlar sebebiyle toprak bozulumu artıyor" dedi.

İNSAN YAŞAMINI ETKİLİYOR

Aslan, "Yaşam kaynağımız olan doğal varlıklar tükenirken, var olanların da üretkenliği azalıyor. Küresel ısınmayı 1.5°C ile sınırlandırmamız gerekiyor ancak Dünya şimdiden 1.2°C’den fazla ısınmış durumda. Kuraklıkların, sel ve taşkınların artması, toprak üretkenliğinin ve su kaynaklarının azalması ile biyolojik çeşitlilik kaybı, insan yaşamını derinden etkiliyor" şeklinde konuştu.

GELECEK KUŞAKLARIN DA HAKKI

Çölleşme ve kuraklığın, zorunlu göçün de itici güçleri arasında yer aldığının ve her yıl 3.2 milyon insanın yaşamını tehdit ettiğinin altını çizen Aslan, "Artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için tarıma daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Bugün, 750 milyondan fazla insan açlık çekerken, 2050 yılında 10 milyarlık nüfusun gıda ihtiyacını karşılayabilmek için toprağa olan ihtiyacın daha da artacağı açık bir şekilde görülüyor. Atalarımızdan miras kalan topraklar sadece bizim değil, gelecek kuşakların da hakkıdır. Bu hakkı korumak için doğanın yaralarını iyileştirmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir arazi yönetimini sağlamak, orman ve mera alanlarını korumak, bozulan arazileri eski haline getirmek için yenileme (restorasyon) çalışmaları yapılması büyük önem taşıyor. Doğaya yapılan her yatırımın, geleceğe yapılan en değerli yatırım olduğunu bir kez daha vurguluyoruz" açıklamasında bulundu.

410 BİN HEKTAR YOK OLDU

Türkiye'de orman, çayır-mera alanları ve tarım topraklarının büyük baskı altında olduğuna ve yasalarda yer alan bazı hükümlerin arazi tahribatını kolaylaştırdığına işaret eden Mehmet Aslan, "2012-2023 yılları arasında madencilik ve enerji faaliyetleri sebebiyle yaklaşık 410 bin hektar orman alanı kaybedildi. Büyüyen kentler verimli tarım arazilerini yutarken, hala tarımsal verimliliği çok yüksek tarım arazileri ve büyük ovalarda organize sanayi bölgeleri tesis edilmek isteniyor. Türkiye, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkeler arasında yer alıyor; bu yadsınamaz bir gerçek.  Bu nedenle arazi kullanımında yapılacak değişiklikler ve sürdürülebilir yönetim hayati önem taşıyor" açıklamasında bulundu.

ATILMASI GEREKEN ADIMLAR NELER?

Toprak ve suya olan ihtiyaç artarken, arazi tahribatını önlemek için yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini dile getiren TEMA Vakfı Antalya İl Temsilcisi Mehmet Aslan, "Ormanlarımız, su varlıklarımız, çayır-mera arazilerimiz ve verimli tarım topraklarımız korunmalı, madencilik faaliyetlerine feda edilmemelidir. Bunun yanında toplumu çölleşme, erozyon ve toprak koruma konularında bilinçlendirmeli ve bu konuda eğitim faaliyetlerine de katkıda bulunmalıyız. Günlük yaşamlarımızda tasarruf alışkanlıklarımızı geliştirerek doğal varlıklarımızı korumaya destek olmalıyız. Çölleşmiş veya erozyona uğramış toprakları iyileştirmek için yenileme çalışmalarını teşvik etmeliyiz. Politika yapıcılar ve karar vericilerden doğal varlıklarımızı yani yaşamı koruyan düzenlemeler yapmalarını talep etmeliyiz. Unutmayalım ki sağlıklı toprak, sağlıklı yaşam demektir!" şeklinde atılması gereken adımları sıraladı.

Haber: Yalçın KÜÇÜK