İslâmî dönemde ortaya çıkmış bir terim olan Cahiliye: Gerek Kur'ân-ı Kerîm'de gerekse hadislerde Arapların İslâm' dan önceki inanç, tutum ve davranışlarını İslâmî devirdekinden ayırt etmek için kullanılmıştır. Bu sebeple genellikle Araplar'ın İslâm'dan önceki dönemine Cahiliye denilir. Cahiliye kavramı esas itibariyle Araplar'ın İslâm'dan önceki durumlarını ifade etmekle birlikte Hz. Peygamber Câhiliye'ye geçmişte kalan bir dönem olarak bakmamış, aksine bunun her fırsatta tekrar ortaya çıkabileceğini düşünmüş ve bu yönde uyarılarda bulunmuştur.
Kabul edilen bu anlayışa göre Cahiliye çağı bilgisizlik çağı demektir. Bilgisizlik, cahiliye çağı denmesinin sebebi ilkel hayat yaşadıkları için değil. Bu insanlar için cahil denmesinin sebebi dinden diyanetten bi haber olmaları, Allah-u Tealayı Allahın(cc) kendisini tanıttığı gibi bilmemeleriydi.Evlat katili olmalarının en temel sebebide hayatı dünyadan ibaret sanmalarıdır. Ahiret inançlarının olmaması veya ahret hayatını yanlış telakki etmeleridir.Cahili veya cahiliye kavramı kötülük yapmalarını önleyen bir dine, bir peygambere ve semavî bir kitaba sahip bulunmayan insanlar için kullanılmıştır.
Cahiliye çağı insanlarının evlatlarını öldürdüklerini okuduğumuz veya dinlediğimiz zaman o insanların insanlıktan nasibinin olmadığını düşünürüz. Normal bir anne babanın evlat katili olamayacağını bildiğimizden o günkü evlat katilleri anne ve babayı vahşilikle suçlarız. Bugünkü şartlar ve düşünce yapımızla o insanları anlamakta zorluk çekmemizden daha doğal bir şey olamaz. Her ne kadar evlat katili olsalar da bu insanların evlatlarını sevmediklerini kimse söyleyemez. Belki de evlatlarına olan düşkünlüklerinden dolayı onlar bu yola başvuruyorlardı. Onlarda evlatlarına güzel bir dünya yaşamı vermek istiyorlardı. Tüm planları çocuklarına güzel bir Dünya hayatı sağlamak içindi. Lakin çoğunun şartları el vermiyordu. Yaşadıkları zamanda kız çocuklarını bekleyen en büyük tehlikenin kölelik veya kadın tüccarlarının eline düşmek olduğunu biliyorlardı.Bu olumsuz şartlara birde ahrete inanmama eklenince kız çocuklarını öldürmenin önü açılmış oluyordu..Eğer kız çocuklarına bu dünyada rahat edecekleri yaşamı sağlamayacaklarsa başkalarına köle olmaktansa ölmesi daha hayırlıydı.Nasıl olsa hayat sadece dünyadan ibaretti.
Hangi devirde yaşarsa yaşasın insanların olaylara bakış şekilleri değişse de mantıkları hiçbir zaman değişmez.21y.y Modern denen çağın insanı olan bizler; Dünün cahil dediğimiz insanı gibi çocuklarımızın bu dünyada rahat yaşamasının onlarında hakkı olduğunu düşünüyoruz. Böyle düşündüğümüz için çocuklarımızın bu dünyada rahat etmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Yemiyoruz yediriyoruz. Giymiyoruz giydiriyoruz. Güzel bir işi eşi evi arabası olsun diye elimizden geleni yapıyoruz. İster mütedeyyin bir aile olsun ister çağdaş bir aile olsun Hemen hemen her ebebeyn oğlum, kızım ev, iş sahibi olsun bu Dünyada kimseye muhtaç olmasın mantığı içinde hareket ediyoruz. Gözümüzün nuru evlatlarımız için hayatı sadece Dünya ile sınırlandırıyoruz. Ahiretten nasibini unutuyoruz. Ebedi hayatta ev araba kariyer kazanmaları kimseye muhtaç olmamaları için hiç gayret etmiyoruz. Uygulamalarımıza baktığımız zaman bizlerde hayatı cahil dediğimiz insanlar gibi Dünyadan ibaret görüyoruz. Böyle inandığımızdan dolayı olsa gerek evlatlarımızı bir tek Dünyanın zorluklarına karşı hazırlıyoruz. Ahiretin zorluklarına karşı hem kendimizi hem de çocuklarımızı hazırlamıyoruz. Tüm uygulamalarımız gösteriyor ki; Ahiret hayatına ya inanmıyoruz ya da hafife alıyoruz
Aslına bakarsak günümüz insanı dünün insanından daha cahil daha zalim daha evlat katili. Şöyle ki dünün insanı evladını öldürdüğünde kendisi cehennemlik olsa bile evladı bilmeden cennet ehli yapıyordu. Bugünün insanı bizler bile bile Allah-ı, Ahireti çocuklarımıza unutturarak hem kendimizi hem de gözümüzün nuru evlatlarımızı Cehenneme sürüklüyoruz. Kendi çocuklarımızı Ahiret te bekleyen tehlikelere üzülmek yerine, toprağa gömülmüş kız çocukları için gözyaşı döküyoruz. Buda yetmezmiş gibi yakıtı taşlar ve insanlar olan cehenneme(araf/179) çocuklarımızı göndermeyi medeniyet sanıyoruz.