TÜM VAHİYLERİN PEYGAMBERLERİN YAŞADIĞI TOPLUMUN DİLİ İLE İNMESİNİN HİKMETİ*

  • imsa

Kur’an’da peygamberlerin muhatap oldukları kavimlerinin dilleriyle konuştukları beyan edilir. Kur’an’ın evrensel bir dili ve mesajı olmakla birlikte Arapça oluşu üzerinde de durulur. Kur’an’ın Arap diliyle indirilmesi ayetlerde anlayıp düşünme, idrak etme ve böylece Allah’a karşı gelmekten sakınma amacıyla birlikte zikredilir. Kur’an kıyamete kadar geçerli evrensel bir kitaptır. En önemli iddiası da indirilmesinden itibaren bütün insanlara hitap etmesidir. Buna rağmen Kur’an Hz. Peygamber’le ilk muhataplarının ortak bir dile sahip olmasını önemli bir argüman olarak kullanmakta ve inkarcıların iddialarına cevap olarak bu gerçeği ortaya koymaktadır: “Şayet biz onu yabancı dilde okunan bir kitap olarak indirseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi: ‘Ayetlerinin açık seçik anlaşılır olması gerekmez miydi? Bir Arab’a yabancı dilden bir kitap, öyle mi!’ De ki: ‘O, inananlar için bir rehber ve şifadır… 

Peygamberlerin kavimlerinin dilleriyle gönderilmesi, kendilerine indirileni, emirleri ve yasakları anlamaları açısından önemlidir. Zira ancak bu şekilde Allah’ın delilleri beyan edilir. Aynı zamanda bu dil birliği ilahi vahyin Allah’tan indirildiğine dair de bir delildir. Zira insanlar ancak kendi dillerinden bir kelamın anlamını idrak edebilir ve bunun karşısında acziyetlerini kabul eder. 

Elbette Hz. Peygamber’e indirilen vahyin Arapça olması fakat Hz. Peygamber’in sadece Araplara değil kıyamete kadar bütün insanlara gönderilmiş bir peygamber olması hakikati arasındaki bağlantıyı kurmak da meselenin bir başka yönünü oluşturur. Bilinmelidir ki Allah Resulü’ne indirilen vahyin bütün dillerde indirilmesi söz konusu değildir. Zira aynı zamanda farklı dillerde indirilmenin bir karışıklığa sebep olacağı açıktır. Diğer yandan muhataplar öncelikle Araplardır ve sözü edilen dilin tercüme vasıtasıyla diğer dillere aktarılması mümkündür. Bu nedenle seçilen dil, Hz. Peygamber’in kavminin dili olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla her ne kadar Hz. Peygamber bütün insanlara gönderilmiş olsa da vahiy kendi kavminin diliyle indirilmiştir. Onların vasıtasıyla bu ilahi vahiy diğer bölgelere yayılmaktadır.

Kur’an’ın Arapça olarak inzal edilmesinin Arapça’nın sahip olduğu üstün özelliklerle bir ilgisi kuşkusuz bulunmaktadır. 

Arap dilinin mesajı taşıyabilecek gelişmiş bir dil olduğu, vahyin indiği sırada ilk muhatapların özellikle dilde ileri seviyede bulunduğu ve bu yönüyle de Kur’ân’ın meydan okuduğu dikkat alındığında bu dilin seçiminin önemli olduğu görülür. Diğer yandan Kur’an’ın Arapça olarak inzal edilmesinin Arap dilini geliştiren ve onun anlam yelpazesini genişleten bir yönü olduğu da unutulmamalıdır. Her peygamberin kendi kavminin diliyle gönderildiğini beyan eden Yüce Allah Hz. Peygamber’e Arapça vahyedilmesi meselesinin türedi bir durum olmadığını, daha önceki peygamberler için de aynı durumun var olduğunu buyurur. Böylece Allah’ın peygamberleri için belirlemiş olduğu ortak niteliğin kavimleriyle dil birliği olduğu beyan edilir. 

İletişimin en özel hali olan dini tebliğ sürecinde peygamber vasıtasıyla iletilen vahyin dili ile muhatapların dilinin ortak olması önemlidir. Muhatapların vahyi anlamaları ve düşünüp ibret almaları bakımından Yüce Allah vahiy-muhatap ilişkisinde dil birliğinin önemine yer vermektedir. Kur’an ayetleri peygamberlerin kavimlerinin diliyle gönderildiğini beyan eder. Bundan dolayı Kur’an vahyi ise ilk muhatap kitlenin dili olan Arapça ile indirilmiştir.

 

*Bu yazı Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ahmet Keleş oğlu İlahiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı, Doç. Dr. Ayşe Betül ORUÇ ve Arş. Gör. Dr Sümeyye SAYĞIN’ın Vahiy-Muhatap İlişkisinde Kur’an’da Referans Gösterilen Ortak Yönler adlı makalesinden alıntılanmıştır.