Bir önceki yazımızda, Allah-u Teâlânın emrine rağmen Fal ve falcılara inanların güven ve itimat noktasında seçimlerinin doğuracağı itikadı sonuçlar üzerine değinmiştik. Bu hafta ise prof. Dr. Sadık kılıçın tespitlerinden biri olan falcılara gidip geleceği öğrenip başlarına gelecek musibetlerden korunma ve ona göre hareket etme konusunu rad suresi, 8 ayetiyle birleştirip olaya akletme ve düşünme boyutuyla yaklaşmaya çalışacağız.
Prof. Dr. Sadık Kılıç Seküler Dünyanın gizli dini yazısında Şöyle der: En'am 50 ayetinde geçen "gayb" kelimesi, tek bir mana ile sınırlanamayacak enginliktedir. Geleceği öğrenme isteği öylesine yoğun,öylesine önü alınmazdır ki insanlık bu isteğinin doyumu adına kutsal metinler de dâhil pek çok öğeyi bir araç haline getirmekten asla geri durmamıştır. Bilinmeyeni bilme ve gelecekte olacaklardan haberdar olma, merak ve isteğinden doğan gaybî ilimler ve bu ilimleri içeren fal nevinden türler de bahsedilen isteğin değişen şekil ve uygulamalarla günümüze değin varlıklarını sürdürebilmiş şekilleri olmakla kayda değerdir. Olacaklardan önceden haberdar olma ve ona göre hareket etme ihtiyacı duyan insan, bu amaçla bir bakıma varlığını koruma ve güvence altına alma adına geleceği önceden bilme hevesinden de kesinlikle uzaklaşmamıştır.(syf 3,8)
Kuranı kerimde Rad suresi 8. Ayetinde "Ya da kendisine(peygambere) bir hazinenin bırakılması veya (ürünlerinden) yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi)?" Zulmedenler (inanmayanlar) dedi ki: "Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz." Şeklinde bir varsayımdan bahsediliyor.
Yukarıdaki ayette varsayımın muhatabı Hz Muhammet(sav), bu varsayımı yapanlar ise Hz Muhammetin peygamberliğini kabul etmeyenler. Biz bu ayetin şahıslarını ve içeriğini değiştirip, aynı varsayım şekliyle gelecekten haber verdiğini söyleyen ve insanların hayatlarına müdahale eden falcılara ve onlara inananlara yöneltmek istiyoruz. Bunu yapma amacımız onlara inananların bir an olsun düşünmelerini sağlamaya çalışmak.
İnsan olmaları sebebiyle falcılarında yaşarken bizler gibi birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Hastalanıyorlar, geçim sıkıntısı çekiyorlar,kendilerinin veya sevdiklerinin başına türlü türlü belalar gelebiliyor. Bizlerin başına bu sıkıntıların gelmesini normal kabul etmek zorundayız. Çünkü bizler gelecekten haber verme idiamız yok. Yarın ne olacağını bilmeyenlerdeniz. Lakin gelecekten haber verdiğini söyleyen, sonradan olacak olayları bildiğini söyleyen bu şahısların hastalanmaları, geçim sıkıntısı çekmeleri kendilerini ve sevdiklerini başlarına gelen belalardan kurtaramamaları çelişki değimli? Geleceği gaybı bildiğini söyleyen bu insanların,var olduğunu söylediği özelliklerini kendi yararına kullanması ve her türlü sıkıntılardan kendilerini korumaları gerekmez miydi?
Bu insanları hanı, hamamı, trilyonları olması gerekmez miydi? Eğer gerçekten gelecekten haber verebiliyorlarsa bu özelliklerini kendilerini zengin etmek için neden kullanmıyorlar? Neden hala kandırdıkları insanlardan aldıkları üç beş kuruşla geçimini sağlıyorlar? Neden başlarına gelen bela ve musibetleri önceden bilip kurtulmuyorlar?
Allah-u Teâlânın haram emrine rağmen Fala ve falcıya inanan bu insanlar, bunlar gibi bir çok açmazı görmüyorlar mı yâda görmek mi istemiyorlar? Yoksa görmelerine rağmen bildikleri yoldan şaşmak işlerine mi gelmiyor? Allah-u Teâlânın ebedi cehennem tehdidine rağmen hala faldan falcılardan medet umuyorlarsa, ortada bir inanç problemleri var demektir. Faldan ve falcılardan medet uman bu kişilerin bu tehdide rağmen şirk batağında olmalarının sebebi; Allah-u Teâlâyı Kuran-ı Kerimde anlatıldığı gibi tanıyıp kabul etmemelerinden kaynaklanmaktadır.
Rad suresinin 8 ayetinin sonundaki hitabı konuya uyarlayarak bitirelim. Fala falcıya inananlara diyoruz ki: siz Allahın(cc) yoluna değil olsa olsa sizin gibi düşünen bir adamın-adamların yoluna tabisiniz.