UNUTULACAĞIMIZI DA UNUTUYORUZ

  • SUR YAPIIIIIII

İnsanı değerli kılan ve diğer canlılardan ayıran akıldan sonra en önemli özelliklerde birisi de, konuşma özelliğinin olmasıdır. Konuşma özelliği sayesinde, ağızdan çıkan söz aynı zamanda insanın hem Allah katında hem de insanlar katında ki değerini belirler. Âlimlerimiz imanı tarif ederken kalp ile tasdikle yeterli görmeyip dil ile de ikrar olması gerektiğini belirtmişlerdir. Bunun için kişinin ağızdan çıkan her sözün gerek Dünyalık gerekse ahretlik bir yükümlülüğü bağlayıcılığı vardır. Bu gerçeğe binaen Hz. Ali: 'Söz ağızdan çıkana kadar o senin esirin; ağızdan çıktıktan sonra sen onun esirisin demiştir.

    Esaretimiz: ağzımızdan çıkan sözünün gereğini yerine getiri getirmediğimize göre şekillenmektedir. Ya ağzından çıkan sözün gereğini yerine getirip doğru insanlardan olup yükümlülükten/esaretten kurtulacağız, ya da sözünün gereğini yerine getirmediğimiz için yalancılardan olup sözün ağırlığı altında ezileceğiz. Bundan dolayı amel/uygulama, kişinin hem Allah katında, hem de insanlar nazarinde yalancı veya doğru biri olmasının belirleyici en önemli etkendir. 

   Başta Buhârî, İman 34; Müslim, İman 8 olmak üzere, birçok kitap da geçen bir Müslüman’ın söz amel ilişkisinin nasıl olması gerektiğini en güzel şekilde tarif eden bir hadisi şerifi paylaşmak istiyorum. Talha İbnu Ubeydillah haber verdiğine göre: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e Necid ahâlisinden bir adam geldi. Saçları karışıktı. Kulağımıza sesinin mırıltısı geliyordu, ancak ne dediğini anlayamıyorduk. Hz. Peygamber 'e iyice yaklaşınca gördük ki, İslâm'dan soruyormuş. Hz. Peygamber :"Gece ve gündüzde beş vakit namaz" demişti ki adam tekrar sordu:"Bu beş dışında bir borcum var mı?" Hz. Peygamber (a.s):"Hayır ancak istersen nâfile kılarsın." dedi. Hz. Peygamber :"Ramazan orucu da var." deyince adam:"Bunun dışında oruç var mı?" diye sordu. Hz. Peygamber:"Hayır! Ancak dilersen nâfile tutarsın." dedi. Hz. ona zekâtı hatırlattı. Adam:"Zekât dışında borcum var mı?" dedi. Hz. Peygamber:"Hayır, ama nâfile verirsen o başka!" dedi. Adam geri döndü ve giderayak:"Bunlara ilâve yapmayacağım gibi noksan da tutmayacağım." dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) da:"Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir." buyurdu. Veya "Sözünde durursa cennetliktir." buyurdu. 

  Yukarıda geçen Hadisi şerifte geçen olayın en can alıcı noktası, peygamber efendimizin(sav) anlatımıyla sözünde durursa cennetliktir ifadesidir. Hadisi şerif bizlere, ağızdan çıkan söz ve davranış ilişkisinin nasıl olması gerektiğini çok güzel bir şekilde anlatıyor. Cennet açılan kapının anahtarının, amel etmeye bağlı olduğunu bizlere açıkça bildiriyor.  Yani söz vermek veya söylemek ten ziyade, söylediği sözün gereğini yerine getirmenin sözü değerli kıldığını anlatıyor. 

  Bugün biz Müslümanlar, her gün her fırsatta Allah’ı(cc) peygamberini ve kuran-ı kerimini sevdiğimizi ve bizim için değerli olduğunu söyler dururuz. Ne yazık ki, sadece söyler dururuz. Söylemlerimizle eylemlerimiz, çoğu zaman birbirini tamamlamaz. Her eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve rasuluhu derken, Allaha(cc) gönderdiğin dini öğrenerek güzel bir Müslüman olacağımızın sözünü verdiğimizi hep unuturuz. Üç günlük dediğimiz, Dünya hayatı için harcadığımız gayretten fazlasını, ebedi dediğimiz hayat için harcayacağız diye söz verdiğimizi de hep unutuyoruz. Bu arada Allahın söz verip de sözünü yerine getirmeyenleri unutmayacağını da unutuyoruz. 

   Tüm bu unutmaların yanında da bizleri iki seçeneğin beklediğini de unutuyoruz. Ya,Allah'ı unuttular, bu yüzden Allah da onları unuttuklardan(Tövbe/67). Ya da; Onlar Allah'ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmayanlardan (Ra'd/ 20) olacağımızı da unutuyoruz.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.